Page 156 - Gülden Bülbüllere Aşk ve Muhabbet - Abdurrahim Reyhan Erzincani
P. 156

Aşk ve Mahviyet                                                     151
          Hizmet eden himmet alıyor, himmet alanın hizmeti daha çok azimli,
          hareketli  oluyor.  Hizmet  himmeti  cezbediyor,  himmet    hizmet
          yaptırıyor.
          Hizmet  deyince  burada  sade  senin  şahsi  hizmetlerin  değil,  amelin
          hizmetin değil. Bir de sen hizmet görüp himmet alırsın bir de sana
          makam mevki görev hizmeti verilir. Bu hizmeti başardınsa gördünse,
          ciddi ve samimi olman lazım, bu sefer hizmetin daha büyüğünü sana
          verirler.  Onu  da  başardınsa  daha  büyüğünü  verirler.  Onu  da
          başardınsa daha büyüğünü verirler.
          Hizmet  deyince  sade  zahirde  şeyh  efendimizin  emirlerini  tutmaktır.
          Tutup da yani ne? Dersimizi yaptık, hatmemizi okuduk işte teheccüd
          namazımızı  kıldık,  zikrimizi  yaptık.  Bunlar  da  hizmet  tabiî,  bunlarla
          terakki  ediliyor.  Bir  de  sen  bunlarla  almış  olduğun  bir  hizmet  sana
          manevi  bir  terakkin  oldukça  o  hizmet  büyüyor.  O  hizmet  de  ciddi
          olunca daha da büyüyor.
          Nasıl mesela?
          Velayette bizim bu Nakşî tarikatı askeriyedir. Görevi askeriye, kıyafeti
          askeriye,  eğitimi  askeriye,  makamı  askeriye,  rütbesi  askeriye,  hepsi
          askeriye.
          Şimdi askeriye denilince er de bir asker, rütbeliler de asker, onbaşı da
          bir asker, çavuş da uzman çavuş sonra astsubaylar da bir asker. Zaten
          rütbeleri  var  onlar  da  asker.  Subaylara  geçince  teğmen,  üsteğmen,
          yüzbaşı  bunlar  da  asker.  Binbaşı,  yarbay,  albay  bunlar  da  asker.
          Tuğgeneral, tümgeneral, orgeneral bunlar da asker. Değil mi? Bunlar
          hep  neyle  terakki  ediyor?  Mesela  bir  yüzbaşı  binbaşı  olmak  için
          başarılı  olur  hizmetinde,  hizmetini  görüyor  ki  terfi  edebiliyor.
          Hizmetini görmese onu terfi ettirmezler.
          Aynen  bizim  tarikatımızda  böyle  terfi  olur  (şeyh  efendimizin
          sohbetleri bu) bizim tarikatımız da askeriye tarikatıdır. Askeriyede bir
          disiplin var, askeriyede bir kuvvet var.
          Zahirdeki  askeriye  gibi  değil.  Bu  zahirdeki  askeriyeye  göre  o
          maneviyat askeriyesi şöyledir ki:
          Hazreti  Ömer  (r.a)  Şam'a  gidiyor.  Medine'den  çıktı  kölesiyle.  Bir
          devesi var, kendisi biniyor kölenin devesi yok. Köleye diyor ki,
   151   152   153   154   155   156   157   158   159   160   161