Page 170 - Gülden Bülbüllere Aşk ve Muhabbet - Abdurrahim Reyhan Erzincani
P. 170
Aşk ve Mahviyet 165
Ebu'l-Hasen Harkani Hazretlerinin kitabını basmışlar. Bir yerinde
Rabia Adeviye validemiz yazılmış. Rabia Adeviye'ye sormuşlar:
—Cennet için amel etmek, işlemek mi efdal? Cehennemden
korkaraktan amel işlemek mi efdal?
Hâlbuki ikisi de hak. O da diyor ki,
—Ne o, ne de o. Allah rızası için işlemek daha efdaldir, diyor.
….
Allah'ın sıfatları onlarda tecelli ediyor. Merhamet sıfatı da onlarda
tecelli ediyor. Veliysen o zaman sade Müslümanlara değil kâfirlere de
acıyorsun.
Nereden geliyor?
Hadiste, Allah'a yalvarmıyor muydu? “Ya Rabbi sen bunlara tanıt. Sen
kendini bunlara tanıt bunlar bilmiyorlar, bildir. Bunlara da hidayet et.”
Hep yalvardığı buydu.
Hazreti Ali ne yapmış işte? Bir kâfir, bir kızla evlensin diye başını ona
vermiş, koymuş önüne.
—Al benim başımı kes de muradına nail ol, demiş.
Kâfire boynunu koymuş. Hadise şöyle olmuş: Bir kafir pehlivan bir
kıza çok aşık olmuş. Kız tarafı da şart koşmuş. Demişler ki,
—Ebu Talibin oğlu Ali'nin başını getirirsen biz sana kızı veririz,
demişler.
O adamda öyle bir aşk var ki, işte Niyazi Mısrî'nin divanında geçiyor
Bir gülün harı vardır yar demem
Kansız didelere ah u zar demem
İşte diyor ki öyle bir hale gelmiş ki vücuduna hangi el dokunsa beş
parmağı kana dokunur. Vücudunu kana batırır gibi beş parmağı kana
bulanır. İşte gözünden kanlar akıyor.
Kansız didelere ah u zar demem
Dide ne?
Göz, gözyaşları.
Gözyaşları kansız olursa eğer ah u zar olmuyormuş.
Ama bu kimde olur?