Page 199 - Gülden Bülbüllere Aşk ve Muhabbet - Abdurrahim Reyhan Erzincani
P. 199
Gülden Bülbüllere 194
Tekrar sarılıyorlar, âbid ağlıyor, öyle ayrılıyorlar. Yani burada şimdi,
Eğer âşık isen yara
Sakın aldanma ağyara
Düş İbrahim gibi nara
O gülşende yanar olmaz
İbrahim Aleyhisselamı Nemrut büyük bir ateşe attı. Bu ateşe
yanaşmak mümkün değil, aletle ta ıraktan attılar.
Ateşin ortasına doğru gidiyor, ateşe düştü düşecek. Cenabı Hak ona
melekler gönderdi ki: “Gidin İbrahim’i, benim dostum Halil’imi gidin
ateşten kurtarın.” Onlar geldiler,
—Rabbimiz, Rabbin bizi sana gönderdi. Biz bu ateşten seni
kurtaracağız.
“Yalnız ondan müsaade alın, ateşten kurtarın ama ona kendinizi
bildirin, müsaade alın.” Kendilerini bildirdiler, yetkilerini söylediler.
Bir tanesi dedi ki,
—Ben yerlerin müvekkiliyim (vekiliyim). Büyük dağları hemen bu
ateşin üzerine atayım. Göz açıp yumana kadar bu ateşin üzerine
çökeririm bu dağları, ateşi söndürürüm.
Birisi de dedi ki,
—Ben suların müvekkiliyim. Denizleri buraya anında aktarırım, bu
ateşi söndürürüm.
Birisi de dedi ki,
—Ben rüzgârların müvekkiliyim, rüzgârları hemen toplarım. Şarkta,
garpta, cenupta anında getirip buraya bu ateşi savurttururum.
Biri de,
—Ben ateşin müvekkiliyim, memuruyum, dedi.
Sen yeter ki izin ver dediler, bunlar izin istediler.
İbrahim Aleyhisselam dedi ki,
—Siz bu gücü kuvveti nereden aldınız, nasıl yapıyorsunuz?
—Bize Rabbimiz verdi.