Page 197 - Gülden Bülbüllere Aşk ve Muhabbet - Abdurrahim Reyhan Erzincani
P. 197
Gülden Bülbüllere 192
Daha taaccübü artıyor, daha büyük hayrete düşüyor. Cenabı Hakk’a
karşı mahcubiyetle sığınıyor yalvarıyor.
Oraya gidiyor, âbidi görünce o da aynı muamele, secdeye kapanıyor,
şükrediyor. Ona da soruyor:
—Doksan günde orucumu açarım, diyor.
O da ne yapıyor? Asası varmış, asasını orada yalçın bir kayaya, taşa
takıyor hamura takar gibi. Asa hemen yeşeriyor dallanıyor. O asa iki
tane yemiş veriyor. Birini biri, birini biri yiyorlar.
Sohbet ettikten sonra âbid diyor ki İbrahim Aleyhisselama,
—Sen burada bana yarım saat, bir saat müsaade et. Şu adada (denizin
ortasında bir ada varmış) benim bir mekânım var, orada da bir
hizmetim var. Oraya gidip hizmetimi göreyim geleyim, diyor.
İbrahim Aleyhisselam,
—Müsaade et ben de geleyim, diyor.
—Sen denizi geçemezsin, İbrahim Aleyhisselam da
—Geçerim, diyor.
Âbid ne yapıyor? Seccadesini, postunu atıyor suyun üzerine. Oluyor
bir kayık, binip gidiyor. İbrahim Aleyhisselam da Rabbısını
zikrederekten, Allah’ı zikrederekten o da peşine yürüyerek gidiyor,
batmıyor. Âbid dönüyor ki batmıyor, o da geliyor. O zaman âbid
anlıyor ki bu da büyük bir kimsedir. Ama bilmiyor İbrahim
Aleyhisselam olduğunu. Hâlbuki âbid onun şeriatını yaşıyor, âbid
onun ümmeti. Zâhiren İbrahim Aleyhisselamı görmemiş. Âbid anlıyor
ki bu da büyük bir kimsedir. Çünkü batmıyor, geliyor.
Adaya geçiyorlar, adada o âbidin bir makamı varmış. Oraya gitmek
için orada bir arslan varmış ki öyle bir azametli arslan ki insanları
yutabilecek gücü varmış. Ama o arslan âbidden başka kimseyi oraya
bırakmazmış. Âbid diyor ki,
—Bu arslan beni bırakır. Benden başka buraya kimse giremez, sen
gelemezsin. Sonra bu arslan seni parçalar, diyor. İbrahim
Aleyhisselam,
—Sen müsaade et ben gelirim.