Page 198 - Gülden Bülbüllere Aşk ve Muhabbet - Abdurrahim Reyhan Erzincani
P. 198

Aşk ve Mahviyet                                                     193
          Âbid gidiyor, İbrahim Aleyhisselam peşinden. Âbid geçiyor, İbrahim
          Aleyhisselam’a arslan bir kükrüyor. İbrahim Aleyhisselam arslana bir
          yumruğunu  kaldırıyor.  Nübüvvetini  nasıl  görüyorsa  arslan,
          affedersiniz  bir  köpek  sahibine  yaltaklanır  gibi  yaltaklanıyor.
          Ayaklarının dibine yuvarlanıyor, ayaklarını yalıyor.
          Âbid bunu da görünce hayreti artıyor.
          —Yahu  bu  kimdir?  Büyük  bir  insan.  Bu  arslan  benden  başkasını
          buraya bırakmazken bak, bu da geldi.
          Neyse  orada  âbid  hizmetini  görüyor,  dönüyorlar.  Yine  karaya
          makamlarına geliyorlar.
          Şimdi buradan İbrahim Aleyhisselam ayrılacak. Âbide diyor ki,
          —Bana dua et.
          Âbid  hüngür  hüngür,  hıçkıra  hıçkıra  ağlamaya  başlıyor.  İbrahim
          Aleyhisselam,
          (İşte bu noktaya getirdim yani)
          —Hıçkıra hıçkıra niçin ağlıyorsun, diyor.
          —Niçin ağlamayayım, sen benden dua istiyorsun. Benim kırk senelik
          bir arzum var, bir isteğim var, yanıyorum. Cenabı Hak’tan istiyorum.
          Elime geçmiyor, arzuma ulaşamadım, diyor.
          —Nedir senin bu kaç senedir olan arzun, istediğin, diyor.
          —Kırk  sene  evvel  yine  ben  buradan  makamıma  giderken,  denizi
          geçerken bu denizde bir oğlan gördüm, bir çocuk yüzü gördüm. İşte
          on,  on  iki  yaşlarında  bir  oğlan  gördüm.  Fakat  onun  yüzü  o  kadar
          güzeldi, o kadar güzeldi ki beni tamamen çekti. Aya  güneşe  bakılır,
          onun yüzüne bakılmaz. O kadar nurlu ve siyah saçları, perçemleri, çok
          güzeldi. Ben o çocuğa sordum ki, sen kimin neyisin? O bana dedi ki:
          “Ben  Allah’ın  dostu  Halil  İbrahim’in  oğlu  İsmail  Zebihullahım
          (Allah’ın  kurbanı)”  dedi.  İşte  onu  gördüm,  onun  aşkı  beni  aldı.  Yâ
          Rabbî bu senin dostun İbrahim Halilullah. Senin dostunun oğlu ki bu
          kadar güzel, senin dostun ne kadar güzeldir? Onu ben bir göreyim,
          kırk  senedir  Cenabı  Hak’tan  bunu  istiyorum.  Buna  nail  olamadım,
          diyor.
          İşte o zaman diyor ki,
          —Sen istediğine nail oldun, işte senin dediğin benim.
   193   194   195   196   197   198   199   200   201   202   203