Page 222 - Gülden Bülbüllere Tasarruf - Abdurrahim Reyhan Erzincanî
P. 222
210 Gülden Bülbüllere
***
Efendim Hazretleri sohbetlerinde sık sık “insibag” kelimesini te-
laffuz ediyordu. İstanbul’da Mazhar Ağabey’in Boğaz’daki evine
gittik. Fehmi Ağabey, Şahin Ağabey ve üç beş kişi daha vardı. Bun-
lar “Bu insibag kelimesi ne demek?” diyorlardı.
Mazhar Ağabey “Yüksel, yarın Tepecik’e Tekke’ye git ve Efen-
dim’e “Bu insibag nedir?” diye sor.” Ben de ertesi gün saat 10 gibi
Tepecik’e gittim. Tekke’de pek kimse yoktu. Berhan Şimşek’in kar-
deşi İlhan ile Mazhar Ağabey’in torunu Betül, Efendim’in huzu-
runda diz çökmüşlerdi ve Efendim onların nikâhlarını kıyıyordu.
Efendim gömleğinin cebinden bir kâğıt çıkardı. Kağıttakileri zorla
okuyordu. Bunların nikâhlarını kıydıktan sonra başını kaldırdı ve
bana:
˗ Ya Hocam, sen gidecektin! Ne işin var, niye gitmedin?
dedi. Ben:
˗ Muhterem Efendim, sohbetten sonra Mazhar Ağabey’in
evinde kaldık. Ağabeylerimiz “insibag” kelimesinin ne an-
lama geldiğini bilemediler. Bu kelimenin anlamını soracak-
mışım ben senden!
deyince Efendim ayağa kalktı ve:
˗ Yine bir şey mi olmak istiyorlar! Hocam, ben sana anlata-
yım. Paşam Hazretleri üveysidir. Bana olanı da söyleyeyim
sana: Şimşek gibi bir anda vurdu geçti. (Bana olan şey) di-
mağımdan hiçbir zaman eksik olmadı. İnsibag Hakk ile
Hakk olmak, ariyetten kurtulmaktır!
buyurdu. Efendim hakikaten zamanın kutbuydu ve onun sohbetle-
rinde dinleyip anlamaksızın geçtiğimiz o kadar çok hikmetli kelam-
ları vardı ki bazen bu olayda olduğu gibi yüzümüzü kızartıp onların
hakikatlerini öğrenmeye çalışıyorduk.