Page 259 - Gülden Bülbüllere Tasarruf - Abdurrahim Reyhan Erzincanî
P. 259
Tasarruf 247
Sebahattin Akbay
1986 yılının ilk aylarında Erzincan’a Efendim’i ziyarete git-
tim. Fakat kendimi böyle bir garip hissettiğim için Tekke’de kalma-
yıp otelde kaldım. İçimde “Tekke’ye gitmeye hakkım olmadığı ve
mürşidin benim hâlimi bilmesi gerektiği” şeklinde bir duygu
hâkimdi. Dünyaya küskündüm. Böyle bir hâlim vardı. O gün ve er-
tesi günü öğleden sonra Tekke yerine Kabristan’a gittim. Özellikle
Paşa Hazretleri’nin kabrinde uzun süre kaldım. Akşama doğru beni
bir şey çekti, “Ya, acaba akşama Tekke’ye gitsem mi?” diye düşün-
düm ve Tekke’ye gittim. Az sonra Efendim Hazretleri celalli bir şe-
kilde salonu teşrif etti. Herkes ayaktaydı. “Bir mürşitten bir şey is-
teyeceksen onun mürşidinin adıyla iste!” deniliyor ya, bu yüzden
ben de iki gündür Efendim’in Efendisi olan Paşa Hazretleri’nin kab-
rine gitmiştim. Şimdi ise salonda Efendim’le karşı karşıyaydım. Mü-
barek:
˗ Babanın evi dururken sen niye başka yerlere gidip yatıyor-
sun?
dedi. Oysa ben nerede yattığımı kimseye söylememiştim. Bir şey di-
yemedim, cevap veremedim ve başımı yere eğdim. Efendim sonra:
˗ Annen, baban nasıl?
diye sordu. Bu mahcubiyet içinde Efendim’e cevap vermeye çalış-
tım. Sonra Mübarek, yerine geçti, biz de etrafına oturduk. Bu olayda
olduğu gibi Efendim’in “Bir evliyanın evladının hareketlerini takip
edebilme yeteneğine sahip ve onun bazı sırlarına vakıf olduğunu,
kendisinin de onun sahibi olduğunu” göstermesi önemliydi.
Benim otelde kaldığımdan ve Kabristan’a gidip gidip geldi-
ğimden zahiren haberi olmayan Efendim Hazretleri bana şefkat gös-
terip “Babanın evi dururken neden başka yere gidip yatıyorsun?” de-
mek suretiyle silsiledeki “sahib-ül hikmeti ve’l edebi ve’l irfan” şek-
lindeki elkabının tesirini bana yaşatarak göstermiş oldu.