Page 255 - Gülden Bülbüllere Tasarruf - Abdurrahim Reyhan Erzincanî
P. 255

Tasarruf                                                243

                                 Tahsin Türker
            Fehmi Kuyumcu Ağabey ile bazı çalışmalar yaptığımız günler-
          deydi.  Oğlu  Ahmet  daha  gençti  ve  Deneme  Lisesi’ne  gidiyordu.
          Operasyon gerektiren bir rahatsızlığı oldu. Fazla hareket etmekten
          sakınması ve evde istirahat etmesi tembih edilmişti.
            Ahmet’in evde geçirdiği ikinci veya üçüncü gün arkadaşları onu
          arayıp dışarıya, yanlarına gelmesini, kendilerine katılmasını istemiş-
          ler.  Fakat  Fehmi  Ağabey  çocuğunun  ameliyat  yeri  zarar  görecek
          diye onun dışarı çıkmasını istemiyordu. Ahmet dışarı çıkmak için
          ısrar ediyor, Fehmi Ağabey de evde istirahat etmesi için ısrar edi-
          yormuş ve bu yüzden evde sinirler sonuna kadar geriliyormuş. Rah-
          metli Fehmi Kuyumcu Ağabey daha sonra bu olayla ilgili olarak
          bize:
                 “Sonunda öyle bir noktaya geldim ki artık kendimi kaybedip
                 Ahmet’e vuracaktım. Ama biliyordum ki ben ona vurursam,
                 bir saniye  sonra  evde  kıyamet  kopacaktı.  O  anda  telefon
                 çaldı ve Efendim Hazretleri “Beyim, ne yapıyorsunuz?” bu-
                 yurdu.”
          dedi. Görüldüğü gibi Efendim Hazretleri müridinin en zor anların-
          dan birisinde onu Erzincan’dan arıyor ve heyecanlı bir ses tonu ile
          duruma müdahale buyuruyor. Yani, Mübarek yalnız başımıza iken,
          işimizde iken, ailemizle beraberken ve diğer sosyal ilişkilerimiz sı-
          rasında sergilediğimiz davranışların ahlak-ı hamidelere (güzel ah-
          lak) uygun olması için gerek zahiren gerekse batınen ikaz ediyordu.
                                      ***
            Hüseyin Çınar Bey’in Amasya Müftüsü olarak görev yaptığı yıl-
          lardı. Efendim Hazretleri Amasya’yı teşrif ettiler. Bir veya iki gün
          sonra Ankara’ya dönüş yolculuğumuzda arabayı Hüseyin Bey kul-
          lanıyordu, Hazret-i Pir ön koltuktaydı, biz de arka koltukta oturu-
          yorduk. Mecitözü üzerinden Amasya’dan Çorum’a gidiyoruz. Me-
          citözü ile Çorum arasında Elvan Çelebi Beldesi bulunmaktadır. Bu
          beldede bidayeti (başlangıcı) 1300’lü yıllara dayanan tekkeli, tür-
          beli, içinde çeşmesi olan bir külliye bulunmaktadır. Bu belde manevî
          ağırlığı ile maruf bir beldedir.
   250   251   252   253   254   255   256   257   258   259   260