Page 37 - Gülden Bülbüllere Tasarruf - Abdurrahim Reyhan Erzincanî
P. 37
Tasarruf 25
***
Onun için biz talip isek eğer, sayımızda (çabalarımızda) doğan
gibi, sebatımızda da kelp (köpek) gibi olacağız. Bizden bu istenili-
yor, başka bir şey istenilmiyor. Rüya göreyim, hâl göreyim, kera-
mete ulaşayım… Bunlar yok. Bunlar varlık oluyor, bunlar bizi oya-
lıyor, yolumuzdan geri koyuyor. Bütün hizmetlerimizi öyle süratli,
öyle istekli, öyle azimli yapacağız ki bu yaptığımız hizmetlerimiz-
den de hiçbir şey beklemeyeceğiz.
***
Âşık imdi varlığın ver yokluğa
Bu yokluk âşıklarda olur. Âşık olmadan yokluk olmaz. Âşık ol-
mayanın ilmi varlıktır, ameli gözünde bir varlıktır, kerameti gö-
zünde bir varlıktır. Âşıklar ilmi de atıyor, ameli de atıyor, kerameti
de istemiyor. Kerametten geçmezse âşık değildir. Âşık olmayan ke-
rametten geçemez. Kendini ibadete verecek. Fazla ibadetle de yol
alınır. Fakat aşk ile daha seri gidilir. Aşka düçar olmayanın büyük
amelinden aşka düçar olanın küçük ameli (daha) makbuldür. Niçin?
Aşka düçar olmayanın ameli gözüne dağlar gibi görünür de onun
için. Ama aşka düçar olanın ameli gözüne görünmez. Hepsini yok
eder. Neticede hakikî varlığı “O” olur.
Gülden Bülbüllere 3
Yek nazar eylese arif-i billah
Aslı kemhareyi mücevher eyler
Buyuruyor ki Allah’tan ayık olanlar bir bakışta kara taşı mücev-
her, altın yaparlar. Ama Evliyaullah’a Cenab-ı Hakk kerametini gizli
kılmıştır.
***
Salihâ bir kimseye yol aldıran ihlasıdır
Biz kerameti insanlara verdik, taşa ağaca değil. Taştan ağaçtan
istimdad (yardım) talep ediyorlar. Allah veriyor veya çalıya ağaca
çaput bağlıyorlar, (kişinin) hastalığı geçiriyor. Burada ağaç mı ge-
çirdi?