Page 67 - Gülden Bülbüllere Tasarruf - Abdurrahim Reyhan Erzincanî
P. 67
Tasarruf 55
˗ Ya Hanife Hanım, sen müsterih ol. Onun ameliyatını bu ak-
şam pirlerimiz maneviyatta yaparlar.
demiş. Sabah doktorlar geldiler, beni ameliyata hazırlamak için. Ak-
şamdan o hemşerim olan Dekan Genel Cerrah Ahmet Özbal dedi ki:
˗ Mustafa Ağabey, sen bu akşam bir şey yeme. Yarın tahlille-
rini ona göre yapacağız.
Allah Allah! “Peki” dedim. Hiç öyle demezlerdi. Ama hayırlısı
demek böyle olacakmış. Yalnız benim ayağımda koku oluyor.
Sabahleyin Ortopedi Profesörü Nail Kıroğlu’yla Genel Cerrah
Dekan Ahmet Nejat Özbal Bey geldiler. Yanlarında da asistanları
var. Ayağımı açtılar, makasla sargıyı kestiler. Kesmeleriyle beraber
ayağımdan bir koku yayıldı. Ondan sonra da o kokuyla beraber ar-
kasından da ayağımdan bir kan fışkırdı. Kan çıkınca bunlar şaşırdı-
lar. Hatta hocaların gömlekleri hep kan oldu. Allah Allah! Bu sefer
Nail Bey Genel Cerrah’a dedi ki:
˗ Ahmet ne oluyor?
O da dedi ki:
˗ Ayakta bir hareket var!
Onlar devamlı geldiklerinde, ayağımın etrafından ölü dokuları
kesiyorlardı, alıyorlardı. Allah muhafaza buyursun, diz kapağımın
hemen altından ta topuğa kadar gidiyor. Bu sefer de pansuman ara-
baları yanlarında. Hemen aldılar makasları, başladılar ayağı kes-
meye. Ben bu sefer acıyı duyuyorum.
Ben “Allah” diyorum, onlar kesiyorlar. Ben “Allah” diye bağı-
rıyorum, onlar kesiyor. Allah Allah! Kese kese neticede beni ara-
baya almaktan, ameliyata götürmekten vazgeçtiler.
Bunların ikisi pansuman, ilaç, iğne, antibiyotikle ayağı sardılar.
Ben çok ızdırab çekiyorum, çünkü acıyı duyuyorum. Daha önce ke-
siyorlardı, ölü dokuydu, hiç duymuyordum. Ama ayağa can gelmiş,
kimsenin, hiçbirimizin haberi yok!
Efendim Hazretleri de demiş ya akşamdan Hanife Hanım’a, “Pir-
lerimiz onun maneviyatta bu akşam ameliyatını yaparlar inşallah.”