Page 64 - Gülden Bülbüllere Tasarruf - Abdurrahim Reyhan Erzincanî
P. 64
52 Gülden Bülbüllere
Vehbi Reyhan
Bir gün babamı motosikletle Cimin(Üzümlü)’e taziyeye götür-
düm. Taziye yerinde köyün hocası da vardı. Efendim köyün hoca-
sına “bir aşır oku” dedi. Hoca aşır okudu, aşırın peşinden de mana-
sını vermeye başladı. Bu arada orada bulunan Ciminli Bektaşîlerden
bir tanesi hocaya bir soru sordu. Hoca da sorunun cevabını vere-
medi. Hoca cevabını veremeyince soru soran adam aslan kesildi.
Meğerse “Keleriçli Şeyh taziyeye gelecek” demişler. Adam da hoca
vaaz etti ya, hocayı şeyh zannetmiş. Bektaşî soru sorunca hoca işin
içinden çıkamadı. Bocalayınca Efendim, “Hocam, müsaade edersen
bu soruya ben cevap vereyim.” dedi. Ondan sonra hoca kendine çeki
düzen verdi. (Efendim) adama “işin ne” dedi, işini sordu. “Bak, o
soru bu cemaatin içinde sorulmaz, bir…” dedi. İkinciye bir şey daha
söyledi. Üçüncüye de cevabını verdi. Ondan sonra o aslan kesilen
adam böyle kapının kenarında kedi gibi oldu, pıştı. Biz çıkana kadar
hiç çıtı çıkmadı.
***
Pulurlu meczub Şeref Efendi vardı. Bir gün “Peygamberimiz’in
sırtında iki kürek arasında mührü vardı. Abdurrahim Efendim’in de
sırtındaki mührü gördünüz mü?” diye sordu. Ben de “Yok görme-
dim.” dedim. Geçti, gitti. Aradan yıllar geçti. Efendim Adapazarı
Kuzuluk’taydı. Ben de Pazar günü dükkân kapalı, “Kuzuluk’a ziya-
rete gideyim, geleyim” diye heveslendim. Kuzuluk’a geldim. Hacı
Anne “Çabuk, şimdi Efendi banyoya girecek. Banyoya girmeden
git, gör.” dedi. Hemen gittim. Altında şöyle uzun bir pijama var.
Ama üstü, göğsünden yukarısı açıktı. Bu sağ omzuyla sırtının orta-
sında şöyle yuvarlak bir şey vardı. Böyle camilerdeki Allah, Mu-
hammed, Ebu Bekir, Osman hat yazıları var ya, böyle yuvarlak nok-
talar, Arapça yazılar vardı, okuyamadım. Öyle bir şey gördüm.
Arapça yazı tam şu iki küreğin arasındaydı. Yani yarısı sağ küreğin
üzerinde yarısı da bu boşlukta. Arapça yazılar var, öyle nokta nokta,
aynı mühür gibi! Böyle yuvarlak bir şey gördüm. Sanki, nasıl diye-
yim, böyle deri şeffaflaşmış, derinin altında, düşün, bu parlıyor.