Page 98 - Gülden Bülbüllere Tasarruf - Abdurrahim Reyhan Erzincanî
P. 98

86                                          Gülden Bülbüllere

          “Efendi, bugün hatmeyi siz okuyun.” emrini verdi. Bu zamana kadar
          Ahmet Buyruk Efendi’nin yanında kimseye hatme okutmuyordu. O
          günkü hatme bir saatten fazla sürdü. Efendim Hazretleri her elkab-
          dan sonra başını Paşa Hazretleri’nin dizine koyup ağlıyordu. Hatme
          bitti, kalktık. Dışarı çıkarken elimi Abdurrahim Efendim’in üzerine
          dokundurdum ve gördüm ki ceketi dahi terden ıslanmıştı.
                                      ***
            1980’li yıllardı. Efendim Hazretleri ile Ankara’da Hayreddin Çe-
          şit Bey’de misafir olarak kalıyorduk. Bu misafirlik döneminde bir
          gün sabah kahvaltısından sonra saat 9-10 gibi Hayreddin Çeşit Bey
          işe gitmek için müsaade istedikten sonra:
              ˗  Efendim,  bugün  bir  yere  ziyarete  gidecek  misiniz  yoksa
                 evde mi kalacaksınız?
          diye sordu. Efendim Hazretleri:
              ˗  Hayreddin Efendi, sen bizi Ulus’a bırak da öyle işine git.
                 Biz  de  bugün  öğle  namazını  Hacı  Bayram-ı  Veli  Hazret-
                 leri’nin Camisi’nde kılalım.
          buyurdu. Hayreddin Bey tekrar:
              ˗  Efendim, siz oradan nasıl geleceksiniz?
          diye sorunca Efendim:
              ˗  Sen zahmet etme. Biz eve geliriz.
          buyurdu. Bu sefer Hayreddin Bey:
              ˗  Siz Ulus’ta  işinizi  bitirdikten  sonra  ayrılmayın.  Telefon
                 edin, biz gelir sizi alırız.
          dedi. Hayreddin Bey sonra bizi Ulus’a bıraktı ve kendisi işe gitti.
          Efendim’le gezerek Hacı Bayram-ı Veli Hazretleri’nin Camisi’ne
          gittik, türbeyi ziyaret ettik. Öğlen namazını kıldık, camiden ayrıldık.
          Efendim:
              ˗  Gülbey gardaş, buralarda ikindiye kadar gezelim, ikindiyi
                 de burada kılalım. Sonra telefon açarız, Hayreddin Bey ge-
                 lir, beraber eve geçeriz.
          buyurdu. Tekrar yürüyerek Ulus’a indik. Cadde ve sokaklar çok ka-
          labalıktı ve yan yana yürüme imkânı yoktu. Efendim önde, biz de
   93   94   95   96   97   98   99   100   101   102   103