Page 96 - Gülden Bülbüllere Tasarruf - Abdurrahim Reyhan Erzincanî
P. 96
84 Gülden Bülbüllere
Gülbey Akduman
1959 yılında köyden Erzincan’a göçtük. O yıl Paşa Hazretleri’ne
intisab ettik. Dünyasını değiştirinceye kadar da yakınlarında bulun-
duk. Biz ders aldığımız zaman Beşir Efendim Hazretleri’nin evlat-
larının çoğu hayatta idi. Ama Paşa Hazretleri’nin Abdurrahim Efen-
dim’e gösterdiği ta’zimi ve saygıyı diğer şehzadelere gösterdiğine
şahit olmadık. Hatta Abdurrahim Efendim ziyarete geldiğinde Paşa
Hazretleri muhakkak ayağa kalkar veya ayağa kalkmaya yeltenir ve
ta’zim ederdi. Abdurrahim Efendim Hazretleri’nin de Paşam Haz-
retleri’nin huzurunda hiç kıpırdadığına şahit olmadık. Görüşmeden
sonra kapı ağzına oturur, nasıl oturursa öyle kalkardı. Sohbet ve mu-
habbet saatlerce sürse bile Abdurrahim Efendim kıpırdamadan otu-
rurdu. Paşa Hazretleri’nin kendi ihvanları ve Beşir Efendim’in ha-
yatta olan ihvanlarının tamamı Efendim’e “Efendi” diye hitap eder-
lerdi. İsmini vermezlerdi. Paşam Hazretleri de Abdurrahim Efen-
dim’e “Efendi” diye hitap ederdi.
***
İhvan arasında lakabı “Efe” olarak bilinen Muharrem Efendi’den
dinledik. Abdurrahim Efendim’in babası Hüseyin Efendi’ye Kele-
riç’te “Hoca” derlermiş. Kendisi şeriat alimiymiş. Hasta yattığı için
Efe onun ziyaretine gidiyor. Hüseyin Efendi’nin başucunda Beşir
Efendim’in son hanımı da oturmaktadır. Hüseyin Efendi analığına
dönerek:
˗ Ana, Efendim (babası) dünyasını değiştirmeden bir gün
önce sana ne emretti, hatırında mı?
diye soruyor. Analığı da:
˗ Evet, hatırımda hoca!
deyince Hüseyin Efendi tekrar:
˗ Peki, sana ne emretti?
diyor. Analığı:
˗ “Bugün göreceğiniz işleri yarına bırakmayın, görün. Hatta
yarın göreceğiniz işleriniz var ise onları da görün. Ekmek ve