Page 140 - Salih Baba Divanı
P. 140
Kalem bil infisâlidir biri kahr-ı celâlidir 60 60- İnfisâl: Ayrılmak.
Biri nûr-u cemâlidir anı bir bir kılam tıbyân 61-62 61- Nûr-u Cemâl: Allah'ın Cemal
sıfatının nuru.
O kim kahrına mazhardır olubdur âlem-i süflâ 63 62- Tıbyân: Açıklama, şerhetme.
O kim nûr-u cemâlidir gören görmez ebed hüsrân 64-65 63- Âlem-i süflâ: Süfli âlem.
64- Ebed: Ebedi, sonsuza dek.
Nebîlerde bir esrâr var velîlerde bir esrâr var 65- Hüsrân: Zarar, ziyan, kayıp,
sapıtma ve azgınlık.
Oların tenleri cândır olubdur cânları cânân 66- İzâfi: Yerine göre değişen.
67- Nefha-i Rahmân: Rahman’-
Buların rûhları cânı bu âlemden değildir bil ın nefesi.
Olar rûh-u izâfidir odur hem nefha-i Rahmân 66-67 68. Devlet hümâsı: Devlet kuşu.
69- Sîret: Bir kimsenin içi, hali,
Bu bir devlet hümâsıdır eğer konmazsa başına 68 tavrı.
Velî sûrette insânsın kalırsın sîretâ hayvân 69 70- Halâyık: Yaratıklar.
71- Kamu: Hep, bütün, tama-
Bu mahlûkun kamu aslı muhabbetten yaratıldı men.
Muhabbet olmasa bil kim büyütmez yavrusun hayvân 72- Ekrem: Çok keremli.
73- "Ahsen-i Takvîm": "Biz insa-
nı en güzel şekilde yarattık"
Halâyık içre insânı kamudan eyledi ekrem 70-71-72 (Tin; 4).
Yarattı "Ahsen-i Takvîm" kıluben mazhar-ı Rahmân 73 74- Fâil-i Mutlak: Allah.
75- Hallâk: Halk eden, sürekli
Hudâ'yâ izzetin hakkı bana keşf et bu esrârı olarak yaratan, Allah.
Bu denli mahrem etmişken nedir bu gaflet-i insân 76- Yek nazar: Bir bak.
77- Yahşi: Güzel, iyi.
Ki bildin Fâil-i Mutlak kamusu hikmet-i Hallâk 74-75 78- Yaman: Kötü, çirkin.
Kamuya yek nazarla bak deme bu yahşi bu yaman 76-77-78 79- Aklı cüz, mevâşî maâşî: İn-
sana verilen sınırlı, geçim
Bizim bu aklımız cüzdür mevâşîdir maâşîdir 79 ve maddeye bağlı akıl.
Furû-ı akl-ı evveldir sakın aldanma ey merdân 80-81 80- Furû: Şube.
81- Merdân: Yiğitler, mertler.
82- Latîf-i âlem: Güzel alem.
Latîf-i âlemin ara duracak yer mi gör bura 82 83- Berzah: Can sıkıcı yer; ölü-
Kılagör derdine çâre misâfirsin geçer kervân lerin, ruhların kıyamete ka-
dar kalacağı yer.
Seni sen kurtaramazsın ara bul kâmil insânı 84- Adüv: Düşman
Gider bu "Ahsen-i Takvîm" olursun sonra çok pişmân
Yeter bu nefse kul oldun bu berzahda düşüp kaldın 83
Yürü bir pîre kul ol kim bulasın derdine dermân
Eğer himmet erişmezse sana bir şeyh-i kâmilden
Adüvler yıktılar seddi ne yatarsın garib insân 84
Yakındır bil değil ırak basîret gözleriyle bak
Yüzünde nûr eder berrâk Pîr-i Sâmî-yi Erzincân
135