Page 17 - Dosta Doğru Dergisi 5. Sayı
P. 17
''Ben ancak güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim.'' Buyuran Efendimiz Hz.Muhammed
(S.A.S); Kendine kötülük edene iyilik ederdi, içi dışı ve özü sözü birdi. Ağzından çirkin söz çıkmaz,
ahlakı güzel olanın hayırlı insan olduğunu söylerdi.
Cenab-ı Allah bütün yaratıklardan önce Efendimizin (S.A.S) nurunu kendi nurundan yarattı. O
nur Allah 'ın takdir ettiği mekânda durdu. O vakit henüz yaratıklardan hiçbir şey yoktu. Cenab-ı Hak
buyuruyor ki; “Habibim seni halketmeseydim mükevvenatı halketmeyecektim. Levlake levlak lema
halektul eflak.'' Cenab-ı Hak Peygamber Efendimizin(S.A.S) şanına böyle buyurmuştur.
Murad teşrif –i miracdan vücudu âlemin gezdin
Zemini asumanın nuru sensin ya Resulallah
Cem-i enbiya sana hep ümmet oldular
Hüviyet babının miftahı sensin ya Resulallah
Miraç peygamberimizin yapmış olduğu manevi bir seyahattir. Bu ulvi yolculuk, mucizelerin en
büyüklerindendir. Miraç Hz Muhammed 'in Allah 'ın huzuruna çıktığı gece. Cenab-ı Hak Hz.
Muhammed'e peygamberliğinin on ikinci senesinde Recep ayının yirmi yedinci gecesi amcasının kızı
Ümmühani'nın evindeyken Cebraili gönderir yanında Burak vardır. Cebrail Hz. Muhammed 'i miraç'a
davet eder. Miraç hadisesi iki adımda gerçekleşmiştir. Birinci adımda Hz. Peygamber (S.A.S.)
Mescidül Haramdan, Beytül Makdise götürülür, ikinci adımda ise Hz. Peygamber (S.A.S)'in Beytül
Makdis'ten Allah'a yükselişi gerçekleşmiştir. Miraç mucizesi Kuran-ı Kerimde ayetlerle anlatılmış ve
varlığı inkar edilmeyecek bir şekilde ortaya konmuştur. Bu ilahi yolculuğun ilk merhalesi olan Mescid-i
Aksa’ya kadar ki safha Kur'an da şöyle anlatılır:
“Ayetlerimizden bir kısmını ona göstermek için kulunu bir gece Mescid-i Haramdan alıp
çevresini mübarek kıldığımız Mescid-i Aksa'ya seyahat ettiren Allah, her türlü noksandan
münezzehtir. Şüphesiz ki O her şeyi hakkıyla işiten, her şeyi hakkıyla görendir''(İsra, 1)
Miraç 'ın ikinci merhalesi de Mescid-i Aksa'dan başlayarak semanın bütün tabakalarından
geçip ta ilahi huzura varmasıdır. Bu safha Kur'an da şöyle anlatılır;
''O ufkun en yukarısında idi. Sonra indi ve yaklaştı. Nihayet kendisine iki yay kadar, hatta daha
da yakın oldu. Sonrada vahyolunacak şeyi Allah kuluna vahyetti. O'nun gördüğünü kalbi yalanlamadı.
Şimdi O'nun gördüğü hakkında onunla mücadele mi edeceksiniz? And olsun ki onu bir kere daha
hakiki suretinde gördü. Sidre'yi Müntehada gördü. Ki, onun yanında Me'va cenneti vardır. O zaman
Sidre'yi Allah'ın nuru kaplamıştı. Gözü ne şaştı ne de başka bir şeye baktı. And olsun 'ki Rabbinin
ayetlerinden en büyüklerini gördü'' (Necm,7-18)
16 Mayıs 2014 Dosta Doğru