Page 118 - Gönlümüz Beraber Ruhumuz Beraber
P. 118
112 Gönlümüz Beraber
˗ Bak beyim, burada dumandan rahatsız olanlar olabilir. Sen
aşağıda sigara içilme yeri var, git orada sigaranı iç.
dedi. Bunun üzerine Muhsin Bey:
˗ Efendim, bunlar değil senin dizinin dibinde otursunlar, ağ-
zının içine girseler bile seni anlayamadılar.
dedi. Ortalık buz kesti. Çünkü orada birçok eski ihvan ve Yunus
Efendi, Efendim’in amcası Fahrettin Efendi, Avni Efendim, Vehbi
Efendim gibi mübarekler de vardı. Biz Efendim’in “Sen bunu nasıl
dersin” gibi sözlerle adama fırça atacağını tahmin ederken, Efendim:
˗ Canım, menfaatten de hâli değil!
buyurdu. Bunu duyunca herkes yine bir değişik oldu. Yani “Dediğin
doğru. Beni anlamadılar. Ama yanımda oldukları için bir istifadeleri
de olur” demek istediği anlaşıldı.
Sonra Muhsin Bey aşağıya sigara içmeye gitti. O gittikten
sonra biraz önce deli gibi görülen adam bir anda bir değer kazanmış
oldu. “Demek ki o adam Efendiyi anlamış, ama biz anlayamamışız.”
gibi bir durum oluştu. Az sonra adam geri geldi, karşıya yere oturdu
ve:
˗ Efendim, senin ihvanların beni sıkıştırıyorlar. Onların ana-
sını avradını … Benim sırtımdan belimin arasına giriyorlar,
rahatsız ediyorlar. Ben de onlara “Sizin böyle Efendinizin
……… dedim”.
dedi. Yani biraz evvel arif gibi görülen adam Efendimiz’e küfür et-
mişti. Buna kim dayanabilirdi? Şehzadelerimiz ne yapsınlar! Salon-
dan çıktılar. Ben de sinirden kıpkırmızı oldum, ne yapacağımı bile-
medim. Efendim:
˗ Nasıl yani! İhvanlar senin beline nasıl giriyorlar?
diye sordu. Adam da:
˗ Filanca yerde gece yarısı beni sıkıştırdılar. Her yerim
uyuştu. Vücuduma hâkim oldular.
gibi şeyler söylemeye başlayınca Efendim:
˗ Hâ! Cinnîler musallat olmuşlar. Zaten sohbetimiz de bu ak-
şam hep cinnîlerden zuhur etmişti.