Page 120 - Gönlümüz Beraber Ruhumuz Beraber
P. 120
114 Gönlümüz Beraber
bu hastalıklarını alır atardı. Fakat kurban olayım, bu Abdur-
rahim Efendi bir acayip. Çok büyük bir evliya, çok büyük
bir veli. Bu müridlerine gelen hastalıkları atmıyor, kendi
üzerinde yaşıyor. Hâlbuki ne var ki! Bak, Paşam ne güzel
geleni atıyordu. Sen de atsana!
Bayburt Seyahati
1994 yılı yazın Erzincan’ı ziyaretimizde Efendim’in rahat-
sız olan Necati Elçi Ağabeyi ve ihvanları ziyaret etmek için Bay-
burt’a gideceğini duyduk. Biz de gençlerle Bayburt’ta gitmeye ni-
yetlendik.
Efendim Tekke’den ayrıldı, biz de birkaç arabayla süratle
peşine takıldık. Erzincan Bayburt yol ayrımından sonra Pöske da-
ğına tırmanırken Efendim’in arabası durdu, Efendim aşağıya indi.
Biz de indik, iki elini kavuşturup:
˗ İlaç çantamı almayı unutmuşuz.
dedi. Efendim’i Necmi Ağabey Toyota marka arabasıyla götürü-
yordu. Kululular da Erzincan’a Mercedes marka arabalarıyla gel-
mişlerdi. Hatta Necmi Ağabey’e “Efendim’i Bayburt’a biz götüre-
lim” demişler, ama Necmi Ağabey kabul etmemiş. Bu arabaların ha-
ricinde Aydın Ağabey’in arabası, bir de bizim arabamız vardı. Ay-
dın Ağabey dilinin ucuyla:
˗ Efendim, biz getirelim.
dedi. Ama gözüyle de bana bakıyordu. “Onlar getirsinler” diye için-
den geçirdiği belli oluyordu. Ben de:
˗ Efendim, biz getirelim.
dedim. Ama ben de “İlaç çantasını başkası getirse de Efendim’i ka-
çırmasak” durumundaydım. Efendim:
˗ Tamam, siz getirin. Bayburt’ta buluşuruz.
dedi ve biz Erzincan’a döndük, diğer arabalar Bayburt’ta yöneldiler.
Erzincan’a ulaşınca hızlıca Tekke’ye vardık. Hane-i şerife seslene-
rek:
˗ Efendim’in siyah deri el çantası varmış.