Page 158 - Gönlümüz Beraber Ruhumuz Beraber
P. 158
152 Gönlümüz Beraber
İhvanlar Arasında Efendim’i Paylaşma Yarışı
Bu Araba Benimse Bindirmem!
Bir Kurban Bayramı öncesi Efendim Hazretleri kurban bak-
maya hayvan pazarına gidecekti. Efendim ve ihvanlar İncek’te kur-
ban keseceklerdi. Ben de İncek’te kalıyor ve Tekke’de bir yukarı bir
aşağı dolanıyordum. “Efendim ile kurban almaya gideyim” diye de
bir niyetim yoktu. Efendim Hazretleri aşağı inecekti ve biz de onu
yolcu etmek için dışarı çıkıp arabanın yanına gittik. Benim niyetim
yurda gidip banyo yapmak ve elbisemi değiştirmekti. Hep beyaz
gömlek giymek de âdetimdi.
Hayrettin Ağabey Efendim’i arabasıyla götürecekmiş. Hay-
rettin Ağabey beni Efendim’in yanına hiç yaklaştırmıyor, Efen-
dim’in yakınında olmamı istemiyor ve fırsat buldukça beni tersli-
yordu. Hayrettin Ağabey yukarıdan bir hızla indi. Arabaya doğru gi-
derken köşede benimle karşılaştı ve bana:
˗ Seni arabaya almayacağım. Bu araba benimse seni bindir-
meyeceğim.
dedi. İfade böyle olunca kırıldım. Ben zaten senin arabana binmeye
meraklı değilim. Bir de “Bu araba benimse, seni bindirmem” demek
ne demek yâ! Durduk yere bozulmuştum. Hakikaten Efendim’le
hayvan pazarına gitmeye niyetim de yoktu.
Neyse, Efendim Hazretleri aşağı indi. Hayrettin Ağabey
Efendim’i arabaya bindirdi ve gittiler. Benim de moralim bozuldu.
O anda “Ben gidiyorum” deyip yola doğru adımlamaya başladım.
Serdar da o sırada oradaydı.
˗ Serdar, ben Ankara’ya dönüyorum.
dedim. O da:
˗ Ben de geleyim, ne yapayım! Hadi, beraber gidelim.
dedi. Ama Ankara’ya dönmek için arabamız yoktu ve o tarihlerde
İncek’e servis yapan Belediye otobüslerinin servis sıklığı da fazla
değildi. Sadece sabah, öğlen ve akşam saatlerinde otobüs vardı. Ser-
dar:
˗ Nasıl gideceğiz?