Page 192 - Gönlümüz Beraber Ruhumuz Beraber
P. 192
186 Gönlümüz Beraber
El çek mâsivâdan bırak bu câhı
Râz-ı derûnundan eylegil âhı
Cânân illerinin açılmaz râhı
Varıp bir kâmile kul olmayınca
Efendim’in Bize Tayy-i Mekân Yaptırması
Efendim Hazretleri uzun bir müddet İncek’te kalmıştı ve er-
tesi gün İstanbul’a gidecekti. Akşam yattık, sabah namazına kalktık,
namazı kıldık. Saat 8.00 gibi Efendim’i yolcu edeceğiz. Dergâh çok
kalabalık. Sabah Efendim’i yolcu etmek için evine gitmeyip
dergâhta kalan çok ihvan vardı. Namazdan sonra çorba içtik, bekli-
yoruz.
Efendim Mazhar Ağabey’in Mercedes’i ile Bolu üzerinden
İstanbul’a gidecek. Biz de bekliyoruz ki Efendim’i yolcu edelim.
Otoban gişelerine kadar arabalarla Efendim’e eşlik edip oradan
uğurlama planı yapıyoruz. Ama bizde Zafer Ağabey’in Reno 12’si
var. Araba eski ve en fazla 120 km/s hız yapıyor. Diğer ihvanların
Opel ve Mercedes gibi seri arabaları var. Efendim’i nasıl yolcu ede-
ceğiz, bilemiyoruz. Ama Efendim’i otoban gişelerine kadar takip et-
mek istiyoruz. Niye bilemiyoruz, işte gönül işi bu.
Efendim’in ayrılma vakti geldi, salonda veda görüşmelerini
yaptı, sonra çıkıp arabasına bindi. Araba hareket edecek. Biz de he-
men arabalara bindik, konvoy hareket etti. İncek’in çıkışında sağda
fırının önünden giden bir yol var, bir de sol taraftan giden bir yol
var. Zafer Ağabey’e “Soldan git ki konvoyun önüne düşüp birkaç
metre avantaj yakalamaya çalışalım. Çünkü arabamız yavaş gide-
cek” dedik. Böylelikle Efendim’in arabasının gittiği konvoyun pe-
şinden değil de sol taraftaki yoldan gittik ki ana yola daha çabuk
inelim ve basıp gidebilelim.
Neyse, yola çıktık ve gayet güzel gidiyoruz. Ancak arkadan
kimse gelmiyor! Yaklaşık yarım saat yol gittik. Kimler var arabada?
Zafer Ağabey şoför, yanında ben varım, arkada Uğur ve Avukat Ci-
han var. Yalnız bu arada bizi ne bir araba geçiyor ne de arkamızda
bir vasıta görünüyor. Biz gidiyoruz ama Zafer Ağabey’in kafası