Page 190 - Gönlümüz Beraber Ruhumuz Beraber
P. 190
184 Gönlümüz Beraber
besi bu? Aman benden uzak dur.” deyince gülüştük. Ağabeyimiz ak-
şam dersini aldı, ertesi sabah teveccüh yapıldı ve herkes memleke-
tine geri döndü.
Olay yaşandığında salondaki herkes, özellikle eski ihvanlar
bir değişik oldular. Resmen Hazret-i Pîr tasarrufun ne demek oldu-
ğunu, mürşidin bir nazarıyla ölü kalpleri nasıl dirilttiğini, ilmi, bil-
gisi ve yaşantısı olmayan birisinde olan kara taşı bile nasıl altın ede-
bileceğini anlatmış ve irşâdın ilimle, varlıkla olmadığını bir şekilde
bize göstermiş oldu.
İncek’deki Hatmede Cezbelenmeler
İncek Tekkesi’nin ilk yıllarıydı ve olağan günlerden biriydi.
Sohbet oldu, namaz kılındı, hatme yapılacak. Tekke’de yapılan hiz-
metlerden sonra ihvanların aşırı muhabbetten kendilerine hâkim ola-
madıklarına ve çeşitli taşkınlıklar yaptıklarına şahit oluyorduk.
Bir keresinde hatme esnasında millet öyle cezbeye geldi ki,
öyle böyle değil, kimisi yere eliyle vuruyor, Ertan “armut” diye ba-
ğırıyor, öbürü “ne var lan” diye bağırıyordu. Öyle ki Efendim’in
hatme okuma sesi bile duyulamıyordu. Bağırtılarla, çağırtılarla, ağ-
layanlarla, figan edenlerle ortalık karışmıştı.
Ben de kendi kendime “Sen bu işten hiçbir şey anlamadın
herhalde! Bu işte bir gariplik var. Demek ki burada bir şeyler verili-
yor, ama sende hiçbir hareket yok.” diyordum.
Ben normalde hiç kimseyi kıskanmam, ihvanda olan güzel-
liklerin hepsi bana keyif verir. Allah’a şükür “Şunda cezbe var,
bunda var, bende niye yok?” diye bir özentim olmadı. Fakat o ak-
şamki olayda bir tuhaflık vardı, çünkü bağırtılardan Efendim’in sesi
duyulmuyordu.
Ertesi gün ikindi vakti salonda Efendim’in hemen yanında
oturuyorum. Efendim:
˗ Neydi o, dün akşam hatmede herkes bağırıyordu!
dedi. Ben de haddim olmasa da elimde olmadan,
˗ Efendim muhabbetten.