Page 200 - Gönlümüz Beraber Ruhumuz Beraber
P. 200
194 Gönlümüz Beraber
˗ Daha evvel binmedin mi? Çok güzel!
dedi ve uçak hakkında “Bu uçak çift motorlu”, “Kanat aralığı geniş-
tir” gibi teknik açıklamalarda bulundu.
Hâlâ inanamıyordum. Bir etrafa, bir kendime, bir de Efen-
dim’e bakıyorum. Kan beynime hücum ediyor. “Yâ Rabbim, ben ne
yaptım da benim gibi gününü sana isyanla geçirmiş olan birine bütün
bunları, bu ihsanları verdin?” diye düşünürken muhabbetim gale-
yana geldi ve konuşmaya başladım:
˗ Efendim, ne olur beni yalnız bırakma, hiç ayrılmayalım!
O da kafasını şöyle bir çevirip o güzel gözlerini bana dikerek:
˗ Bu mu yalnızlık? Bak beraberiz. Hem seninle “Gönlümüz
Beraber, Ruhumuz Beraber”. Sana ihsan, lütuf olundu.
buyurdu. Bu arada hostesler her geçişlerinde Efendim’i kesiyorlardı.
Yemek servisi için geldiler, İngilizce menüyü söylediler. Biz de
güya tercüme ettik. Efendim balık yemeğini seçti. Ben de hemen li-
mon ve takımları çıkardım.
Bu arada, ben meraklı hosteslere Efendim’in Seyyid oldu-
ğunu çaktırmadan söyleyince hostesler neredeyse Efendim’in içine
düşeceklerdi. Efendim’in etrafında fır dönmeye başladılar. En so-
nunda tam önündeki koltuklara oturup (acil çıkışı ters koltuk) uzun
uzun bakmaya başladılar. Balıkları iştahla yedik. Efendim:
˗ Kahvaltılıkları ve yemediğimiz ekstraları çantana koy, sonra
yersin.
dedi. Çaylarımızı içtik. Bu arada Efendim:
˗ Sen terakki edeceksin, hizmette lazımsın.
gibi sözlerle bana iltifatlar ve emirler yağdırıyordu. Daha sonra:
˗ Efendim, ben haccı falan bilmem! Ben senin için gidiyorum,
haccı sen bana yaptır.
dedim. Kafasını sallayarak:
˗ Olur.