Page 76 - Gönlümüz Beraber Ruhumuz Beraber
P. 76
70 Gönlümüz Beraber
dedi. Tasarruf sahibi olan Efendim Abdullah’ı resmen evine gönder-
miş. Hâlbuki Mustafa Ağabey’in teveccüh yapılacak bahçesi ile Ab-
dullah’ın evi arasında da bayağı mesafe varmış. Abdullah teveccüh
ekmeği hazırlarken kalkıp evine gitmiş. Biz de:
˗ Himmet oldu çok şükür.
dedik. İşler netleştikten sonra Celal bana:
˗ Eğer adresi bilmeden otobüse bindiğimizi bilseydim, o ger-
ginlikte herhalde seni vururdum.
dedi. Teveccüh yerine vardık. Efendim daha yeni teşrif etmiş. Soh-
bet ediyordu. Biz tam kapıdan tam girerken:
Teveccühe gelin ihvan
Kuruldu halka-i Rahman
Açıldı ravza-i rıdvan
Bu meydân-ı muhabbettir
mısralarını, yani 6 saat evvel Ankara’da zuhurattan çıkan beyitleri
okuyordu. Sohbet bitti, teveccühe kalkıldı. Teveccühte de:
Bilen yok hasbihâlimden
Usandım tatlı canımdan
beyitini okuyup sırtımıza vurdu. O günler benim sıkıntılı günle-
rimdi. Ondan sonra teveccüh bitti. Teveccühten sonra bir hoş geldi-
niz görüşmesi yaptı, memnun bir şekilde hâlimizi hatırımızı sordu,
sonra Samsun’dan ayrıldık.
Gönlümüze geldi ki Efendim yurtta evlatlarına yapılan hiz-
metten çok memnun oluyor ve zaman içinde zaman ve imkânsızlık-
lar içinde imkân sağlayarak bize velayetini gösteriyordu.
Rufaî Dervişin Ziyareti
Ali ile bir gün okulda karşılaştık canı sıkkın gibiydi. “Ne
oldu?” dedim. “Ağabey bir şey yok. Ben öleceğim galiba!” dedi.
“Ne oldu oğlum? Anlat” dediysem de anlatmak istemedi. Sonra ben
ısrar edince: