Page 74 - Gönlümüz Beraber Ruhumuz Beraber
P. 74
68 Gönlümüz Beraber
dedi.
˗ Başka bir şey yok mu?
dedim.
˗ Yok.
dedi. Biz kendi kendimize “Ataleum da nedir ki?” dedik. Neyse bu
ismi bir yere yazdık. Cengiz’e:
˗ Sen bana Abdullah’ın ev telefonunu ver.
dedim. Abdullah’ın ev telefonunu da aldım. Sonra telefonla otogarı
aradım. Sezer Turizm’de Samsun için 24.00’te otobüs varmış. Ne
yani 24.00’te otogara yetişmemiz mi lazım?
Odaya fırladım, üstümü hızlıca değiştirdim. Celal geldi, yurt-
tan çıktık. Taksi durağına doğru deli gibi koşuyoruz. Yurtlarla kam-
püs dışındaki taksi durağı arasında epeyce mesafe var. O tepelerden
nasıl koşuyoruz, haberimiz yok. Neredeyse yere düşeceğiz. Nefes
nefese taksi durağına vardık. Taksici de şaşırdı. Taksiye bindik.
˗ Ağabey, bizi otogara yetiştir. 24.00’te otobüsümüz var, 10
dakikamız kaldı.
dedik. Bunlar hep o yarım saatlik kısa zamanda oluyordu. Taksiciye
“10 dakikamız kaldı” dediğimize pişman olduk. Herif manyak çıktı.
İki teker üzerinde bizi 5 dakika içerisinde otogara götürdü. Taksinin
koltuğuna yapıştık. Kaza yapacağız, öleceğiz zannettik. Trafikte ma-
kas atıyor, aralara giriyor, arabaların önüne kırıyordu. Ama dur da
diyemiyorduk.
Otogara vardık, otobüsler kalkıyor. Bilet satış yerine varma-
dan doğrudan otobüsün yanına koştuk. Muavin “Binin, otobüs kal-
kıyor.” dedi. İki kişilik yer varmış, 33-34 numara. Otobüs tam dolu,
ama iki kişilik yer boş! Otobüse bindik ve Samsun’a doğru gidiyo-
ruz. Sonradan anladım ki, daha önce birkaç kere olduğu gibi, bu se-
fer de Efendim bize zaman içinde zaman yaşatmıştı veya zamanı
durdurmuştu. Çünkü bunlar yarım saatte yapılacak işler değildi.
Ben yola çıkarken Celal’e “Adresi bilmiyorum” da diyeme-
miştim. Ama “Ataleum neresidir?” diye otobüsteki Samsunlulara