Page 233 - Gülden Bülbüllere 5 - Abdurrahim Reyhan Erzincani
P. 233

228                                         Gülden Bülbüllere

            Ama Cenâb-ı Hakk yine kulunu esirgeyicidir, yine kayırıcı, yi-
          ne koruyandır.
            (…)
            Evet,  çalışkan  olmamız  gerekiyor,  ciddi  olmamız  gerekiyor.
          Mademki Allah’a inandık, şeriata inandık, inanıyoruz. Şeriat nedir?
          Allah’ın emri, Kitap’ın emridir. Cenâb-ı Hakk, Kitap’ta ne buyu-
          ruyorsa şeriat odur.
            Az  da  bilsek  bildiğimiz  kadar  ama  tam  inanalım  tam.  Tam
          inanmak için tatbikatını yapmak lazım. İnsan tatbikatını yapmazsa
          tam inanmış olmaz.
            O  zaman  tereddüt,  olur  mu  olmaz  mı  gibi  bir  şey  oluyor.  Bu
          olur, vardır, haktır diyecek ki orada terakki etsin.
            Mesela şimdi biz böyle bir cemaatiz ama her şahsın burada aile
          efradı var, teyzesi var, babası var, eşi var, dostu var. Bunlar inan-
          mış, inancını yaşamak istiyor. Sadece kendisinin yaşamasından ne
          çıkar? İster ki oğlu da yaşasın, kardeşi de yaşasın, hanımı da bunla-
          rı yaşasın. Onların inancını yaşamasını ister, yaşamasalar bile onlar
          için üzülecektir. Üzülmezse o zaman demek ki cihadını yapmıyor.
          İnsan cihat yapar, insanlar için cihat farzdır.
            İnsan eliyle bir şeye mâni olamazsa diliyle, diliyle olamazsa bu
          sefer kalbiyle onu istemeyecek. Yasak olan bir şey yapılıyor, onu
          eliyle men edecek. Edemiyorsa, gücü yetmiyorsa diliyle; diliyle de
          gücü yetmiyorsa bu sefer kalbiyle razı olmayacak.
            Bu Şeyh Efendimiz’in emridir, buyurdu ki:

                Ümmetin, bu insanların öyle bir zamanı gelecek ki kıyametin
          sonuna doğru, (belki şimdi bu zaman gelmiştir) birisi günah işleye-
          cek,  o  günaha  rıza  göstermeyen  bir  kimse  olursa,  derse  oğlum
          yapma bu günahtır, rıza göstermese o zamanın evliyası olacak, o
          zamanın velisi olacakmış.
            Çünkü ne yapsın, daha gücü yetmiyor, eliyle diliyle men ede-
          miyor. Diliyle söylese tenkit edilecek, kabul edilmeyecek. Bu sefer
          de  gönlüyle  rıza  göstermeyecek.  Yani  onu  iyi,  hoş  görmeyecek,
          onu iyi yapıyor demeyecek.
   228   229   230   231   232   233   234   235   236   237   238