Page 304 - Gülden Bülbüllere 5 - Abdurrahim Reyhan Erzincani
P. 304
Tasavvuf Sohbetleri 5 299
Yirmi seneden sonra bu Nizamettin Hamuş Hazretleri’nin mü-
barek oğullarına iftira ediyorlar, suç isnat ediyorlar. Onları tutuk-
lamak isterken onlar kaçıyorlar ele girmiyorlar. Babalarını tutup
götürüyorlar. İhtiyar kendisi de zayıfmış. Onu götürünce şimdi
diyor ki:
— Nasıl olsa bu padişahın kâdısı bizim ihvanımızın babasıdır.
Ben ona yirmi senedir hayatımdan hayat vermişim. Velayetime
almışım yaşatıyorum. O beni müdafaa eder.
Böyle umuyormuş çünkü onu suçsuz götürüyorlar. Padişah’ın
sarayında huzura varmış. Padişah gelmiş yanından geçmiş, Padi-
şah’a kalkıp kıyam etmemiş. Padişah daha da sinirlenmiş, yerine
oturmuş:
— Getirin şu dervişi.
O ihtiyar halinde zayıfmış, ayakta tutmuşlar. Buna itâle etmiş,
çirkin sözler söylemiş.
Şimdi o da umuyor ki kâdı karşısında onu müdafaa eder. Görev-
liymiş beklemiş ki:
— Padişahım niçin bu ihtiyara sen böyle yapıyorsun, bunun ne
suçu var? Suçlu oğulları, oğullarını bulalım.
Desin, hakkıyla onu müdafaa etmemiş.
Padişah buna itâle etmiş. Neticede Padişah’a demiş ki:
— Padişahım, senin bu kadar itâlene karşı müsaade eder misin
bir çift sözüm var, söyleyeyim.
— Söyle, demiş.
O zaman padişahın yüzüne karşı parmağını kaldırmış,
— Padişahım, ben Müslümanım inandıysan bırak, inanmadıy-
san elinden geleni işle. Ben Müslümanım, beni niye itham ediyor-
sun, inanmıyorsan istersen as, istersen kes, elinden geleni işle,
demiş.
Öyle dedikten sonra padişahın vücudunu bir titreme, zıngıltı
almış. Felaket olur gibi sarayı da sallanmaya başlamış.
Ona velayetini göstermiş, onun azametinden, hiddetinden padi-
şahın dudağı patlamış. Padişah da demiş: