Page 307 - Gülden Bülbüllere 5 - Abdurrahim Reyhan Erzincani
P. 307

302                                         Gülden Bülbüllere

            Bir de yetmiş dokuz ahlâk-ı hamide var, ruhun sıfatlarıdır. Ama
          bütün  ahlâk-ı  zemimeler, zaman  zaman, tedricen tedricen  ahlâk-ı
          hamidelerin üstünde hâkimdir. Onun için kelâm-ı kibârda:
                 Erit cismin çıkar zubûrlarını
                 Sadef ol lü'lü'-i mercâna gel gel
            Ama neyle cismini eritecek, zubûrlarını çıkaracak? Zubûrlar işte
          ahlâk-ı zemimelerdir.
                 Bu nefsin "raziye marziyye" eyle
                 Alıp dost iline kurbâna gel gel
                 Dil ile göz kulak kapılarını
                 Kapayıp sohbet-i cânâna gel gel
            Demek ki bu zubûrlar neyle çıkıyor? Bu ahlâk-ı zemimeler ney-
          le atılıyor? Bunların başı neyle kesiliyor?
            Ahlâk-ı zemimelerin başı kesilip ona aşı da yapılıyor. Bir ya-
          banî ağaç nasıl meyvesini vermediğinde, erbabı onun başını keser.
          Kökü aynı ama onun başını keser ve ona aşı yapar. Ondan sonra
          meyvesini verir.
                 Söğütte hiç biter mi tatlı elma
                 Yarılıp, sarılıp aşılanmayınca
                 Kişi kendiliğinden veli olur mu
                 Sövülüp dövülüp taşlanmayınca
            Onun  için  ahlâk-ı  zemimeler  tedricen  tedricen,  zaman  zaman
          ahlâk-ı hamidelere değişir. Bu müridin sa’yına, almış olduğu him-
          mete bakar.
            Bizim bu teveccühümüzde kalplere zikir tohumu ekilirmiş. En
          azından  bu  büyük  ikramıdır.  Zikir  tohumu  ekilince  senin  kalbin
          uyanıyor, diriliyor.
            Diri  kalp  hangisidir?  Allah’ı  yerken  içerken,  alırken  verirken,
          gezerken, çalışırken hiç unutmayan kalptir.
                 Teveccüh olunca her bir ihvana
                 Mürde kalblerimiz gelirler cana
   302   303   304   305   306   307   308   309   310   311   312