Page 341 - Gülden Bülbüllere 5 - Abdurrahim Reyhan Erzincani
P. 341
336 Gülden Bülbüllere
2
etmedik ” ki birine dünyayı koysun birisine de bizi koysun. Eğer
kalbine dünyayı koymuşsa biz orada olmayız.
İnsan dünyayı düşündüğü, dünyayı istediği, dünyayı sevdiği
zaman ehl-i dünya oluyor. O zaman da ehl-i nâr oluyor.
Bir de ehl-i ahiret var. Ehl-i ahiret ehl-i dünyaya karşı haktır.
Ahireti düşünmek, ahireti kazanmak için sa’y etmek tabii Allah’ın
emridir.
Fakat ehl-i huzur ise başkadır. Ehl-i huzur, dünyayı da ahireti
de gönlünden çıkarmıştır.
Dünyayı koy, ûkbayı koy
Var ol kuru davayı koy
Dünyayı düşünmek de ahireti düşünmek de kuru davadır, diyor.
Fakat yanlış anlaşılmasın, ahireti düşünmek huzur sahibine göre
kuru davadır. Yoksa ahireti ehl-i dünyaya karşı düşünmek ve ahire-
te çalışmak haktır.
Onun için insanlar kalbini daima Allah ile meşgul ederse o kalp
selimdir, o kalp huzurludur. Çünkü Cenâbı Hakk bizi onu tanıya-
lım, ona ibadet edelim, onu zikredelim diye halk etti
İnsanların tarikattaki terakkisi ne ile oluyor?
Tarikatta olmazsa bir insan terakki edemez. Terakki ruhun yük-
selmesidir.
Bu terakkiye vesile üç vasıta üç şart vardır: şükür, fikir, zikirdir.
Bir de insanlar hâli, fiili, ameliyle terakki ediyor.
Bir de insanlar daima vudu’ (abdestli olmak), lokmada ihtiyat,
hıfz-ı nispet ile terakki ediyor. Bunlar hep birbirini takviye ediyor.
Cenâb-ı Hakk bizi Müslüman halk etmiş buna çok şükredece-
ğiz. Hatta her bir nimetin bir şükrü vardır. Her azanın bir şükrü
vardır. Dilin şükrü, zekâtı olan hayır söylemektir.
Her azanın şükrü vardır ama bu her bir aza için şükrolsun de-
mekle kâfi değildir. Bütün azaları yasaklardan korumaktır.
2 Ahzab, 33/4.