Page 343 - Gülden Bülbüllere 5 - Abdurrahim Reyhan Erzincani
P. 343
338 Gülden Bülbüllere
Fakat Cenâbı Hakk’ın bize emirleri var. Nefsin arzularından bu
emirlerine ters düşenler var. Nefsin arzularından meşru olanı gay-
rimeşru olanı var.
Yasak olanlar gayrimeşrudur. Yasak olanlar insanlara ne yapar?
Allah göstermesin, nefs-i emmareden geçirmez, hayvanî sıfattan
insanı kurtarmaz.
Bir de yasak olan arzuları terk etmiş ama helal olan arzuları da
var. Bunlar da insanların terakkisine mânidir.
Niçin? Mesela riyazet tarikatları var. Kendi nefsin için istediği-
ni Müslüman kardeşin için de isteyeceksin. Kendi nefsin için iste-
mediğini onun için de istemeyeceksin.
Mesela bir işten kâr kazanıyorsun. Maddi ibadetini de yapıp ka-
zanıyorsun. Ama öbürü kazanmıyor. Onun için bir şey istiyor mu-
sun, onu hiç düşünüyor musun? Diyor musun ki ben bugün bu
kadar kazandım, öbür arkadaşım hiç kazanmadı. Ben kazancımın
yarısını da ona vereyim. Gelen müşteriye benim kazancım bugün-
lük yeter, git o efendiden al diyor muyuz?
Sonra her istediğimizi giyiyoruz, her istediğimizi yiyoruz. İn-
sanların arzu ederekten yemesi, arzu ederekten giymesi de nispeti-
ne, terakkisine manidir.
Evliyaullah’tan Malik bin Dinar varmış. Sahabe evlatlarından-
mış, sahabe değil de sahabeyi gören Tabiin’den. Zamanının kâmil
bir insanı, velisiymiş. Tabii onu bilenler var, bilmeyenler var.
Onun nefsi incir istemiş, almamış, yedirmemiş. Ama ondan bu arzu
gitmiyor, nefis istiyor. Kırk sene bu arzusu böyle devam ediyor ve
bu arzu gittikçe çoğalıyor. O kadar zorlamış ki artık nefsine hitap
ediyor:
— Ey zalim, sen kırk senedir benim yakamı tuttun, bırakmıyor-
sun. İlla incir incir diyorsun. Alayım da ye bakalım ne olacak, de-
miş.
İncir satan manava, bakkala gitmiş. Parası yok, tokyasını çı-
karmış:
— Şu tokyayı al da buna göre ne düşerse incir ver, üç tane mi
beş tane mi, demiş.