Page 201 - Gülden Bülbüllere Altin Silsile - Abdurrahim Reyhan Erzincani
P. 201
Gülden Bülbüllere
Nakşibendi Efendimiz’in zamanında rabıtaya put demişler. Ya-
ni ‘bir mürit namazda, rabıta gönlüne, aklına gelirse puttur’ demiş-
ler. Nakşibendi Efendimiz, ulemâyı davet etmiş, toparlamış. Onları
kendi eliyle yedirmiş içirmiş. Demiş ki:
—Mollalar bir müşkülüm var, bunu halledin.
—Buyur efendim.
Onların kendi ifadeleri ile şimdi kendilerini bağlıyor.
—Siz demişsiniz ki namazda rabıta puttur, öyle mi?
—Evet, dedik.
—Peki, huzurla namaz kılmak kimlere mahsustur?
—Müntehiye, demişler.
—Müptedi huzurla namaz kılamaz değil mi?
—Evet.
Müptedi irade sahibi, müntehi iradesinden kurtulmuştur. Müp-
tedi cüz’î iradesine sahip ama müntehi cüz’î iradesini sarf ederek
küllî iradeye geçiyor.
Küllî iradeye geçince Cenabı Hak: “O veli kulumun düşünen ak-
lı benim aklım, uzanan eli benim elim, konuşan dili benim dilim,
işiten kulağı benim kulağım, düşünen aklı da benim aklım.” buyu-
ruyor.
İşte buna akl-ı cüz, akl-ı kül diyorlar. İnsanlar arasında cüz’î
irade, küllî irade söylenir. Bunun anlamı nedir?
Cüz’i irade bizlere Allah’ın vermiş olduğu bir iradedir. Kendi-
mizin hareketi, yememiz, işte ibadet olsun, ticaret olsun seçimimiz.
Allah insanlara cüz’i aklı vermiş kârını, zararını bilsin. Yararlı
olan nedir, zararlı olan nedir onu bilsin. (GB5)
...
—Namaz nasıldır? Avamın namazı var, havasın namazı var.
Huşu ile kılınan namaz var, bir de şuğul ile düşünceli kılınan na-
maz var. Bu namazlar nasıl olur?
Müptedinin namazı var, müntehinin namazı var. İrade sahibinin
namazı var, iradesi küllî iradeye geçenin namazı var. Huzur kim-