Page 196 - Gülden Bülbüllere Altin Silsile - Abdurrahim Reyhan Erzincani
P. 196
Altın Silsile 179
Ama mecaz hakikate köprüdür. Mecaz olmasa hakikate ulaşamaz.
(GBT)
…
Bırakın ki insanlara hayvanlara bile merhamet lazım. Onlara da
acımak vardır.
Nakşibendi Efendimiz Hazretleri ne yapmış? Affedersiniz, uyuz
mu uyuz bir yaralı köpeği yanına gelmiş bakmış. Çünkü uyuz ko-
lay kolay iyi edilemiyor. Uyuzun yedi seneliği var, on iki seneliği
var. Yedi sene o köpeğin yaralarını yıkamış ilaçlamış. Temizlemiş,
ilaç sürmüş.
Ama o köpek yedi sene sonra o yaradan kurtulduktan, sıhhat
bulduktan sonra ne yapmış? Affedersiniz böyle arka ayaklarının
üzerine kalkmış, ön ellerini açmış, böyle göbeğini çullamış, kurul-
muş. Uzun bir uluma yapmış. Ellerini açmış uludukça Nakşibendi
Efendimizin o zaman kalp gözü açılmış. Feth-i bâb olmuş.
(26.9.1991 6B)
…
Nakşibendi Efendimiz on iki yaşındaymış. Tabii Nakşibendi
Efendimiz daha doğmazdan evvel onun büyük bir insan olduğunu
tespit etmişler. Çocukken onda büyük harikuladeler görülmüş.
Molla İbrahim isminde ulemâdan birisi varmış. Bu ulemâ da zama-
nında toplanıp ilmi din, din bahsine giriyorlarmış. Şükür bahsi için
toplanmışlar, şükürden bahsedecekler. Ulemâ toplanmışlar fakat
bahislerini bitirememişler, gün tayin etmişler, bir daha toplanalım
demişler.
İkinci bir toplanma zamanı gelince Nakşibendi Efendimiz’e,
dayısı olan Molla İbrahim demiş ki:
—Ya iki gözümün nuru Muhammed Bahaeddin. Bizim şükür
hakkında bir toplantımız var. Daha önce ulemâ toplandı fakat bir
karara varamadık, bir daha toplanacağız gelir misin?
—Götürürsen gelirim, demiş.
Yine ulemâ; kul şöyle yaparsa şükreder, şu kadar ibadet yapar-
sa, şükreder, ahlâk-ı hamide sahibi olursa şükreder diye konuşmaya