Page 217 - Gülden Bülbüllere Altin Silsile - Abdurrahim Reyhan Erzincani
P. 217
Gülden Bülbüllere
müş olduğu bir nuru görsün. Gidiyor göremiyor, geliyor sohbeti
dinleyemiyor, gönlü orada.
Bu sefer mübarek ona:
—Be Acem her zaman, her yerde tecelli eden bir nuru hakikat
sade Beytullah’ın örtüsünden mi görünür?
İşaret etmiş:
—Şundan da görünür, şundan da görünür.
Neye işaret ettiyse mesela insana, insandan; duvara duvardan,
ağaca ağaçtan, taşa taştan böyle. O zaman Beytullah’tan görmüş
olduğu bir nuru bütün eşyadan görüyor. İşte buna tecelli zevki
deniliyor. Orada açılmış. (9s Konya)
...
Alaaddin Attar Hazretleri, Nakşibendi Efendimiz’in üçüncü
halifesidir. Onun zamanında ehl-i sünnet âlimleri ile mutezile âlim-
leri Ruyetullah hususunda bir çatışma yapmışlar. Bahse dalmışlar.
Onlar Ruyetullah’ı inkâr ediyorlar. Ehl-i sünnet âlimleri:
‘Ruyetullah vardır’, ‘Haktır’ diyorlar. Hayli bir çatışmadan son-
ra ehl-i sünnet âlimleri aciz kalıyorlar. İkna edemiyorlar. Her iki
taraf da çok deliller getiriyorlar.
Cenabı Hak: “Sen beni göremezsin.” buyurdu. Bu onların elinde
bir delil oluyor. Ayetlerin tevili vardır, tefsiri vardır. Ulemâ tevili
de yapar, tefsirini de yapar. Ehl-i sünnet olanlar ikna edemeyince
Alaaddin Attar Hazretleri’ne koşuyorlar.
—Efendim din gidiyor. Sen bize yardım et. diyorlar.
O zaman Alaaddin Attar Hazretleri diyor ki:
—Siz bana onların âlimlerini getirin.
Gidiyorlar, getiriyorlar. Diyor ki bunlara:
—Ben size Ruyetullah’ı hakke’l-yakîn göstereceğim. Yalnız
şartımız şudur: Üç gün tahâretle, nezâfetle bizim sohbetimizde
bulunacaksınız. Boy abdesti alacaksınız. Sabahleyin geleceksiniz,
ikindiye kadar bizim sohbetimizde bulunacaksınız.