Page 261 - Gülden Bülbüllere Altin Silsile - Abdurrahim Reyhan Erzincani
P. 261

Gülden Bülbüllere

          alan  çıkmış.  Şafîlerden  bir  tanesinin  de  3-5  tane  keçisi  varmış.
          Oradan giderken:
            —Seyda bırakmam seni, benim misafirim olacaksın, demiş.
          Onu  alıkoymuş.  Sonra  keçisini  sağmış.  Sütü  pişirmiş,  bir  parça
          arpa ekmeğini de önlerine koymuş.
            —Seyda,  kurban.  Bundan  başka  var  da  getirmedimse  Allah
          benden sorsun, sen de buna tenezzül edip yemezsen Allah senden
          sorsun.
            Yemişler, sohbet olmuş. Yatacağı zaman getirmiş altına bir ha-
          sır veya keçe. Yaylada nerde olacak yatağı!
            —Seyda bundan başka yatağım var da getirmedimse Allah ben-
          den sorsun. Sen de bunda yatmazsan Allah senden sorsun, demiş.
          Ne buyuruyor:
            —Hayatımda öyle tatlı, öyle leziz yemek yemedim. Ömrü haya-
          tımda o sütle arpa ekmeğindeki tadı, yemiş olduğum gıdaların hiç-
          birisinde bulamadım. Hayatımda öyle rahat bir yatakta yatmadım.
          Öyle rahat etmişim ki teheccüd namazına işte orada kalkamadım.
          (GB1)
          …
                 Arifin Hak iledir Hak’tır özü
                 Anların Kıblesidir şeyhin yüzü
                 Kavm-i Nemrudiler istemez bizi
                 Biz hafid-i Piri Tagi olmuşuz
                 Piri Sâmî’nin çırağı olmuşuz
            Burada  Hafidi  yani  Piri  Tagi’nin  torunuyuz,  Piri  Sami’nin  de
          çerağıyız. Evet, maneviyatta bunlar babalarımız, dedelerimiz olu-
          yor.
          Şeyh Efendimiz, bir müridin meşayihi, maneviyatta babasıdır. Ba-
          tında babası meşayihidir.
          Zahirde annesi, babası olduğu gibi tarikatta da bir müridin babası
          meşayihidir. (GB4)
   256   257   258   259   260   261   262   263   264   265   266