Page 270 - Gülden Bülbüllere Altin Silsile - Abdurrahim Reyhan Erzincani
P. 270
Altın Silsile 253
mi verilmiş yoksa o sohbet esnasında sohbete devam ediliyormuş
da ona yer mi kalmamış, bir tanesi ayaktaymış.
İşte Paşa devam etmiş:
—Siz insanları irşat ediyormuşsunuz. Nasıl irşat ediyorsunuz?
Geldik bizi de irşat et.
Piri Sami Hazretleri:
—Evet, bak şu derviş gibi bir saat sen de dur, bir saat boyun
bük, el bağla seni de irşat edeyim.
O da:
—Kalk kalk bu adamları kandırıyor, demiş.
Çıkmış gitmişler.
Gururuna yedirememiş. Paşa bu kadar adamın arasında el bağlar da
boyun eğer mi?
Öyle midir? Evet kendisini çok yüksek makamda görüyor. O
derviş gibi bir saat tazim etseydi onu irşat ederdi. Çünkü niye? O
paşa iken, dünyada mevki sahibi iken alçalıyor. Gururunu kırıyor,
nefsini ayaklarının altına alıyor, onu çiğniyor. (10.07.1990, Erzin-
can)
…
Piri Sami Hazretlerine Muhammed Beşir Hazretleri hizmet gö-
rürken onun hizmeti salih ve bambaşkaymış. Şeyh efendisi onun
yüzüne karşı hiç sevdiğini bildirmiyor; ama arkadan daima sevdi-
ğini herkes biliyor, görüyor, hissediyor, söylüyor, methediyor.
Bir de hatip bir hoca varmış. Müritlerin içerisinde ilmiyle kendisini
çok üstün gören biriymiş, Piri Sami Hazretleriyle geziyorlarmış.
Bu Muhammed Beşir Efendi Hazretlerine hasetleniyormuş.
—Ben ondan daha çok âlimim, Ben ondan daha çok bilgiliyim,
ben ondan daha çok her yönümle layığım, niye Piri Sami Hazretleri
buna bu kadar kıymet veriyor da bana hiç vermiyor.
Diye böyle hasetleniyormuş.
Fakat bir gün Piri Sami Hazretleri Erzincan’dan Refahiye Kaza-
sına-Erzincan’ın ilçesidir- gitmiş. Erzincan’a yetmiş dört kilomet-