Page 62 - Gülden Bülbüllere Altin Silsile - Abdurrahim Reyhan Erzincani
P. 62

Altın Silsile                                            45

            Şimdi burada ulemânın bir kısmı da diyor ki: “Mademki Resu-
          lullah “Ya Bilal, çık yükseğe sesin uzaklara gitsin.” dedi. O halde
          hoparlörle ezan okunması bid’at-ı hasenedir. Ama bunlar zamana
          göre, anlayışa göredir. (GB3)
          ...
               Peygamber  Efendimiz  bizi  cihatta  aydınlatıyor.  Peygamber
          Efendimiz nasıl aydınlatıyor?

          Uhud  muharebesinden  döndüğü  zaman  “Muharebeyi  sağîrden
                                                                    38
          (küçük  savaştan),  muharebeyi  kebire  (büyük  savaşa)  döndük. ”
          diye Hadis-i Şerifi vardır. Sahabe;
            —Aman ya Resulullah, biz Uhud muharebesinde yetmiş küsur
          sahabe  şehit  verdik,  bilhassa  sizin  amcanız  sizi  çok  üzdü.  Nasıl
          olur ki daha bundan büyük muharebe, hangisi olabilir?
          Buyurdu ki “nefis ile mücadeledir”.
          Büyük  muharebe,  muharebeyi  kebir  nefis  ile  mücadeledir,  nefis
          mücadelesidir. Demek ki insanlar için büyük muharebe nefis mü-
          cadelesidir. (GB4)
          ...
            Cenabı Hak Peygamber Efendimiz’e ne buyuruyor? “El yevme
          ekmeltü leküm dineküm.” ayeti kerimesi var.

            Bu ayet Peygamber Efendimiz’in son haccında geldi. Bu ayeti
          kerimeyi  ashabına  Peygamber  Efendimiz  ifade  edince,  aktarınca
          ashap anlayışta ikiye bölündü.
            Cenabı Hak “Sizin için dininizi kemale erdirdim, size nimetimi
          tamamladım. Sizin için din olarak İslâmiyet’i beğendim.” diyor.
            Dininde  eksiklik  kalmadı,  senin  dinini  tamamladım,  ayetini
          Peygamber Efendimiz ashabına duyurunca ashaptan ağlayanlar da
          oldu, sevinenler de oldu.
            Sevinenler dediler ki: Artık daha bizim dinimize zeval yoktur.
          Bu din şarktan garba hükmedecek, yürüyecek.


          38  Tirmizî, “Feżâʾilü’l-cihâd”, 2
   57   58   59   60   61   62   63   64   65   66   67