Page 61 - Gülden Bülbüllere Altin Silsile - Abdurrahim Reyhan Erzincani
P. 61
Gülden Bülbüllere
—Ya Resulullah biz seni nasıl bırakalım?
—Beni Allah’a bırakın da siz gidin. Hepimiz birden çıkacak
olursak, savaş olur, çıkamayız, ölürüz, öldürürüz. Nerede tanı-
dıklarınız varsa, özellikle Medine’de Müslümanlar çoğaldı, orala-
ra yerleşin.
Böylece gizli gidiyorlar. Birer, ikişer, üçer gizli gidiyorlar. Hz.
Ömer çekti kılıcını:
—Ben gidiyorum. Çocuğunu yetim bırakacak, hanımını dul bı-
rakacak olan çıksın karşıma!
Hiç kimse çıkmadı.
—Ya Resulullah, niye yerin altında ezan okutuyorsunuz siz?
—Ya Ömer kâfirler taşlıyorlar.
Ezanı da Hz. Bilal okuyor.
— Ya Resulullah, Sen emret Bilal çıksın dışarda okusun. Baka-
yım o taşlayanlar kimler?
Emrediyor, çıkıyor dışarda okuyor. Etraftan herkes taşları top-
layıp geliyorlar. Hz. Ömer’i duyunca taşları döküp gidiyorlar.
Namazı kılıyorlar. Yine yerin altında.
—Ya Resulullah, niye onlar âşikâr puta tapıyorlar da biz Al-
lah’a taptığımız halde yerin altındayız. Kâbe’ye gidelim.
—Ya Ömer, koymuyorlar.
—Ya Resulullah, Sen emret de ben koydururum.
Bu cemaat 39 kişi Kâbe’ye girerken yine müşrikler taşları, so-
paları aldılar koştular. Hz. Ömer’i görünce geri çekildiler. Esas
konu şu: Yerin altında ezan okunurken yerin üstüne çıktılar.
Bir gün de Hz. Ömer buyurdu ki:
—Ya Bilal yükseklere çık da oku ki, sesin uzaklara gitsin.
Mekke’de Bilal-i Habeşî’nin ezan okuduğu bir makam vardı.
Taştan bir dağ vardı. Orada mescidi vardı. 78’de gittiğimizde biz
de oraya çıktık. Orası merdivenden çıkar gibi. Taşları düzeltmişler.
Tırmana tırmana çıkmışlar. Minare gibi yüksek.
—Ya Bilal, yükseğe çık, sesin uzaklara duyulsun, buyurmuştur.