Page 262 - Gülden Bülbüllere Aşk ve Muhabbet - Abdurrahim Reyhan Erzincani
P. 262
Aşk ve Mahviyet 257
Bugün aşkın pazarıdır
Allah aşkını pazarlıyorum, bunu satıyorum.
Veren Mevlâmdan almışam
Mevlâ; efendi, efendim verdi bana, sattı. Onun efendisi kimmiş?
Sordular mürşidin kimdir
Beşir Efendi’mden almışam
Bunu ondan almışım. Beşir Efendisi kimden almış? O da Muhammed
Sami Efendi’den almış. O kimden almış? O da Piri Tâğî
Hazretleri’nden.
Silsileyi saydığımız zaman bu halkanın bitimi nerede bitiyor?
Peygamber Efendimiz’de bitiyor.
Efendilerin efendisi O.
Ondan geliyor, onda bitiyor. Efendilik ondan geliyor, onda bitiyor.
Ama bu efendilik sen zenginsin, sen mevki sahibisin veyahut da sen
ilim sahibisin hayır, bu değil. İrşat olmuşsan, bir meşayihe hizmet
görmüşsen, onun rengine boyanmışsan, onu irşat etmişse.
İrşat demek insanların kalbinin açılmasıdır.
İrşadın çok anlamı var. Senin bilmediğin bir şeyi sana öğretirse dersin
ki beni irşat etti. Değil mi? Bildiğin bir şeyi de sana zararlı bir şeyi,
zararlı olduğunu farkına yetemiyorsun, ama sana öğretirse irşat etti,
dersin. Ama bunlar irşat değil.
İrşat insanların kalbinin açılmasıdır, ancak insanları şâd eden kalbidir.
İnsanların kalbidir.
İnsanlarda şâdlık, ferahlık nerede? Kalbinde, eğer kalbin açılırsa. Sen
bir geniş yerdeysen sıkılmazsın, dar yerdeysen sıkılırsın. Kalbin açılırsa
işte o zaman irşat oldun sen. O zaman şâd oldun.
Ondan sonra daha senin için mihnet, meşakkat, senin için bir darlık
yok, bir böyle. Bir de kalbin sahibi Allah’tır. Kalbini Allah’a o zaman
teslim ediyorsun, o mülkün sahibi odur. O tasarruf eder, sen tasarruf
edemezsin.
Sen tasarruf ediyorsan bu kalbine gelenler niye geliyor? Koyma
gelsinler hadi. Koyma! Her şey geliyor.