Page 263 - Gülden Bülbüllere Aşk ve Muhabbet - Abdurrahim Reyhan Erzincani
P. 263

Gülden Bülbüllere                                                   258
          Mesela inanan bir Müslümanın nefsi var. Allah öyle halk etmiş, nefse
          fırsat  vermiş,  şeytana  fırsat  vermiş.  Şeytan  kalbe  vesvese,  her  şey
          getiriyor. Senin nefs-i emmaren var. Allah’ın yasak ettiği gayri şeyleri
          işliyorsan bunu nefs-i emmaren işletiyor.
          Peki, ama bir defa muhalif şey evvel kalbine geliyor. Bu kalbine gelen
          muhalif  şeyi  niye  atamıyorsun?  Atabilirsin,  ama  gelmesine  mani
          olamazsın. Hâlbuki hiç gelmesini istemiyorsun.
          Sen  bir  hanede  oturduğun  zaman,  kapısı  açık  hanedesin  ama  senin
          sevdiklerin var, hoşuna gidenler var, hoşuna gitmeyenler var. Kapıyı
          şimdi  kapatsan  sevdiklerin  de  giremez,  alamazsın  içeri.  Açsan
          sevmediklerin de gelir, çünkü kapı açık. Sevdiğin de var, sevmediğin
          de var. Ama bu sevdiğin geldiği zaman bak, ne yapıyorsun? Ondan
          sefa  duyuyorsun,  onun  gelmesine  seviniyorsun,  neşeleniyorsun,
          rahatlıyorsun,  ferahlıyorsun.  Hoş  sohbet  ediyorsun.  Bir  de  var  ki
          sevmediğin bir kimse geldi, girdi, sıkıyor seni. Gelmesini istemiyorsun
          ama geldi. O geldi, şimdi onunla mücadele et. Zaten geldi o. Onunla
          mücadele et, onu atmaya bak, atmaya da gücün var. Girdi seni sıkıyor,
          atarsan sıkıntıdan kurtuldun. Atmazsan seni sıkar.
          Öyleyse  demek  ki  insan  gelmesine  mani  olamaz,  gelmesine  mani
          olamıyoruz  ama  onu  kalbimizden  atacağız.  Ne  zaman  ki  bunları
          kalpten geleni attın; ata, ata, ata, tükenecektir, bitecektir.
          Bir ateş yandığı zaman, o ateşe insanlar yakacaklarını atarlar. Attılar
          yandı, yine attılar yandı, daha başka bir şey bulamıyor ki atsınlar. Ateş
          daha neyi yakacak? Bir şey bulamıyorlar ki atsınlar. Herkes attı, attı.
          Büyük-küçük, azılı bir ateş atılanı yakıyor, daha bir şey bulamıyorlar ki
          atsınlar. Neyi yakacak bu ateş? O zaman kendisi sönecek.
          Bu da işte aşkın sonu mahviyettir.
          İnsanların kalbinde aşk olmazsa, insanların kalbi temizlenmez.
          Kalbindeki  muhalifler  gitmez,  bitmez,  tükenmez.  Bu  muhalif
          tükenmez. Bu bir tane, beş tane, yüz tane, bin tane değil ki. Gelmiş,
          yaşamış olduğu ömür boyunca çok arzuları var. Zaten nefsin varsa, bu
          nefsin  arzuları  bitmez  tükenmez.  Bunların  hepsi  kalbe  gelir,  gönüle
          gelir.
          Ama ruhun tek bir arzusu var.
   258   259   260   261   262   263   264   265   266   267   268