Page 272 - Gülden Bülbüllere Aşk ve Muhabbet - Abdurrahim Reyhan Erzincani
P. 272
Aşk ve Mahviyet 267
Bir gün büyük bir cemaate sohbet ederken Beyazit-i Bestami
Hazretleri de gelmiş. Onun esas ismi Tayfur’dur. Cemaatten içeri
girerken daha şeyh efendi cemaate hitap etmiş, demiş ki:
—Sizin metih ettiğiniz (haşa tövbe estağfurullah, şanına layık
olmayaraktan) bu hınzır mı?
Öyle deyince hiç onun ağrına gitmemiş, hiç gadaplanmamış, hiç
kötüsüne gitmemiş, ne olmuş? O söz ona bir ilaç olmuş, o söz onun
yarasına bir merhem olmuş, o söz onun irşadına vesile olmuş. Niye?
O zaman o sözü kabulleşmiş demiş ki:
—Eyvah demek ki henüz nefsim hınzır sıfatından daha tebdil
edememişim.
Ve Allah’a sığınmış, orada öyle bir sığınma ki kendisinden geçmiş,
bayılmış orada geçmiş. Bak, ne olmuş orada? Orada çok terakki etmiş
ve irşat olmuş. Evet, bunlar olabilir.
….
Hubb-ı Rüstem'imi bend et pâyine
Fırsat verme bu emmâre hâine
Bugünkü ihsânı koyma yarine
Düşürme sultânım ferdâya bizi
Bak, fırsat verme bu emmare haine, diyor. Peki, bu nefsi emmare
sahibine söylenir. Ama bu nefsi emmareden geçmişlere de isabet
edecek. Ama yine o nefsine mâl etsin. Çünkü bu esas bütün kelamlar
burada bütün metihler, zemmetmeler, övmeler, sevmeler, dövmeler
hepsi burada iki şey var:
Medhe lâyık pîrimiz var zemme lâyık nefsimiz
Bu iki şey bütün her bir gelen iyilikleri, metihleri, hürmetleri,
hizmetleri her şeyi,
Medhe lâyık şahımız var
Pîrine mâl et, rabıtana mâl et. Onu da sen kendi iyiliğinden bilme,
kendinden bilme. Onu kendinden bilirsen varlık sahibi olursun. Varlık
olursa, Allah korusun, yok olmaktır. Evet, çünkü bu şeytanın sıfatıdır.
Ama bir de sen dövüldüğün zaman, zemmedildiğin zaman, sana
insanlar eziyet ediyor, itâle ediyor, sevmiyorlar, efendim çok zararları