Page 268 - Gülden Bülbüllere Aşk ve Muhabbet - Abdurrahim Reyhan Erzincani
P. 268
Aşk ve Mahviyet 263
Demişler. İğneyi atmış deryaya, demiş ki:
—Bu iğneyi bulur getirirseniz gelirim.
Şimdi deryada iğneyi arayıp bulmak insanların kârı değil. Bunlar aciz
kalmışlar. Demişler ki:
—Sen bunu bahane ettin. Deryada iğne bulunmaz, ama biz yine de
seni götüreceğiz. Demiş ki:
—Siz şimdi bu iğneyi getiremiyorsunuz.
— Getiremiyoruz efendim.
—Bakın gözleyin, benim iğnem gelecek.
Deryaya bir seslenmiş böyle yumuşak ve buğulu bir sesle.
—Ey balık, Allah rızası için benim iğnemi getir, demiş.
Bir balık iğne ağzında başını çıkarmış sudan, uzatmış iğneyi o da
almış, bunu görmüşler. Tabii bir manevi gücünü görmüşler. Tehditle
zorla götüreceklerdi. Daha bakmışlar bu sefer manevi gücünden
kahrından korkmuşlar, bedduasından korkmuşlar. Demiş ki:
—Gidin babam. Ben Belh padişahı iken insanlara emrediyordum,
sözüm geçiyordu. Ama şimdi Allah beni maneviyat padişahı etti. Bak,
balıklara da benim sözüm geçiyor.
Onun için burada da evet kalbî cihadımızı yapacağız. Bu Allah’ın
emridir. Bu cihattır, büyük cihattır, cihad-ı ekber kalbî cihattır.
….
Kalp büyüyor, kalp büyüdükçe aşk da çoğalıyor.
Aşk, Allah sevgisi daha çok geliyor. Mürit vardır ki onun kalbine
bakın bidayette böyle.
Bak, rabıta tarifinde bu başparmağın kalınlığında feyz-i ilahi, Allah
sevgisi, nereden geliyor? Mürşidin iki kaşının arasından geliyor,
amenna ve saddakna.
İşte Cenabı Hak buyuruyor, değil mi? “Kulum beni sev, sevdiklerimi
sev.”
Mürşidin iki kaşının arasında gelen nedir? Allah sevgisi.