Page 267 - Gülden Bülbüllere Aşk ve Muhabbet - Abdurrahim Reyhan Erzincani
P. 267
Gülden Bülbüllere 262
….
Burada zenginlik dostla buluşmak, bir kemal sahibi olmaktır.
Bak, nasıl ki İbrahim Ethem Hazretleri Belh padişahı imiş. Padişahlığı
bırakmış gitmiş, bir gece yatağından genç bir hanımı varmış, onu
bırakmış, çıkıp gitmiş. Yani genç bir padişah tahtını, tacını bırakıp
gitmiş. Bir şeyh bulmuş onun dergâhında hizmet görmüş. Ne yapmış
orada? Yedi sene sırtında dağdan odun çekmiş getirmiş. Yedi seneden
sonra orada irşat olmuş. Padişahın halkı da padişahlarından çok
memnunlarmış. Buluruz diye arıyorlarmış, padişah tayin etmemişler.
Derviş olduğunu, nerede olduğunu hiç kimse bilmiyor. Fakat ona
şeyh efendisi bir görev yetki vermiş, irşat etmiş.
—Hadi sen de irşat et, artık görevlisin. Git belli bir mekân, yer belli
et. Halkı topla onlara nasihat et onları irşat et, demiş.
Bu da gitmiş sohbet ediyor. Derya kenarında bir mekân bulmuş.
Sohbetin etrafına zaman zaman çoğalıp geliyorlar. Kerametinden,
sohbetinden işte çok mübarek zât diye böyle duyuluyor, her taraftan
geliyorlar. Belh halkı da duyuyor. İbrahim Ethem işte şeyh olmuş,
bilmem nereye tekke kurmuş, diye. Bu halk padişahlarını alıp
götürmeye geliyorlar. Çünkü padişah tayin etmemişler. Geliyorlar
nerede buluyorlar? Evet derya kenarında dergâhı var, bir mekânı var.
Denizin kenarında böyle pardösüsüne iğne iplik elinde yama vuruyor,
bunu böyle bulmuşlar.
—Selamın aleyküm, aleyküm selam, hadi seni biz götüreceğiz. Yedi
senedir seni arıyoruz bulamıyoruz, demişler.
—Gidin ben padişah olmam, gidin padişahınızı bulun. Demişler ki:
— Padişah tayin etmedik.
—Gidin kendi aranızda padişahınızı tayin edin, ben daha gelmem.
Ben bu pis dünyaya daha elimi sürmem, demiş.
—Olmaz seni götüreceğiz, cebri götüreceğiz, demişler.
Anlamış ki bunlar cebir kullanacaklar. O zaman kendinin
maneviyatını, manevi gücünü bunlara göstermiş. Demiş ki:
—Bir şartım var. Onu yerine getirirseniz gelirim?
—Nedir şartın?