Page 139 - Gülden Bülbüllere Tasarruf - Abdurrahim Reyhan Erzincanî
P. 139

Tasarruf                                                127

                               Bünyamin Akdağ

            1979 yılının Eylül ayında, bahçelerin yemyeşil ve ağaçlardaki
          meyvelerin rengarenk olduğu, suların şırıl şırıl aktığı, kuş seslerinin
          ortalığı doldurduğu bir mevsimde Abdurrahim Efendim Hazretleri
          Ereğli’yi teşrif ettiler. Gündüzleri sohbet, geceleri ise hem sohbet
          hem de hatme yapılıyordu. Sanki Asr-ı Saadet’in cennet havasını
          yaşıyorduk. İhvanlar arasında bir bayram havası esiyordu. Efendim
          Hazretleri bir gün hatmeden sonra “Uygun bir yeriniz varsa yarın
          teveccüh yapalım” buyurdular.

            Bir kardeşimizin şehrin dışında bulunan bahçesindeki kerpiçten
          yapılmış, damı toprak, tavanında ağaç kütükleri olan tek katlı bağ
          evinde teveccüh yapılmasına karar verildi. Hazırlıklar tamamlandı.
          Sabah namazından önce bu bağ evinde toplandık. Namazı kıldıktan
          sonra, sözlerinde ve gözlerinde irfan nuru parlayan Hakk dostu, ke-
          rametler sarayının sultanı Seyyidim Abdurrahim Efendim Hazretleri
          sohbete başladılar. Öyle muhabbetli ve akıcı bir sohbet oluyordu ki
          tarifi mümkün değil. Bir tarafta evin içinde enteresan hâller zuhur
          ediyordu. Cezbelenip nara atanlar, ağıt ve figanlar…
            Ayrıca bizler gibi sohbet dinlemeye gelen ve zaman zaman bu
          manevî havadan coşan beklenmedik bir misafir daha vardı. Sohbet
          yapılan odanın tavanındaki ağaca sarılmış kocaman bir yılan. Bu
          mübarek hayvan bir müddet olduğu yerde hareketsiz duruyor, sonra
          aşağı doğru kendini sarkıtıp bir zaman da öyle kalıyordu. Sonra tek-
          rar toplanıp ağaca sarılıyordu. Yılanın bu hareketini Efendim Haz-
          retleri görüyor ve tebessüm ediyordu. Bu hâli iki kişi daha görmüş-
          tük. Diğer ihvanların hiçbirinin yılandan haberi yoktu. Cezbe, ağıt,
          figan çoktu…

            Sohbet yapılan evin dışında da enteresan hareketlilik vardı. Gök-
          yüzünü bir bulut gibi siyah kuş sürüsü kaplamıştı. Bu mübarek kuş-
          lar havada hızlı hareket ederek evin üzerinde adeta tavaf yapar gibi
          dönüyorlardı. İçlerinden bazıları da havadan aşağıya doğru pike ya-
          pıp evin kapısına ve penceresine çarpıyorlardı. Öyle ki kapı ve pen-
          cere açılsa kuşların hepsi içeriye doluşacaklar hissini veriyorlardı.
   134   135   136   137   138   139   140   141   142   143   144