Page 140 - Gülden Bülbüllere Tasarruf - Abdurrahim Reyhan Erzincanî
P. 140

128                                         Gülden Bülbüllere

            Sohbet ve teveccüh bitinceye kadar saatlerce hem evin tavanın-
          daki yılan hem de dışarıda sevinç çığlıkları ile cirit atan binlerce kuş
          oradan ayrılmadılar. Teveccühten sonra ne yılan kaldı ne de kuş sü-
          rüsü… Hepsi orayı terk ettiler.
            Efendim’in sohbetlerinde ve teveccühleri esnasında bizleri na-
          zarlarıyla  ne  gibi  muameleler  yaparak  yetiştirdiğini  anlamamız
          mümkün değildi. Fakat onunla meşgul olduğumuz bu zamanlarda
          her birimizde çok önemli değişiklikler oluyordu.
                                      ***
            1990 yılı Haziran ayında hakikat erbabının rehberi Seyyidim Ab-
          durrahim Erzincanî Efendim Hazretleri’ni ziyaret için İstanbul’a git-
          tik. Tarikatımıza maddî ve manevî olarak çok hizmeti geçen ve Pa-
          şam Hazretleri’nin de Abdurrahim Efendim Hazretleri’nin de has
          müridlerinden  Şahin  Bey’in  (Yeğenoğlu)  rahatsızlanıp  hastanede
          yattığını ve durumunun da ağır olduğunu duyduk. Bir kardeşimiz
          bizi oraya götürdü. Oğlu bizi görünce Şahin Bey’in odasına aldı.
          Onu görünce çok üzüldük. Yasin-i Şerif okuduk. Şifa bulması için
          gözyaşları ile Allah’a dua ettik. Şahin Bey baygın yatıyor. Yeme iç-
          mesi de yok, bilinci de yerinde değildi. Fakat kulağı rahatsız etme-
          yen hafif bir hırıltı ile ahenkli bir şekilde sürekli olarak Lafza-i Ce-
          lal’i zikrettiğine şahit olduk.
             Odadan çıkınca bekleyenler hastanın durumunu sordular. Biz de
          gördüklerimizi anlattık. İçlerinden onu çok iyi tanıyan biri:
              ˗  Hocam! Şahin Bey’in bu hâlini görüce benim abdestim bo-
                 zuluyor(güvenim sarsılıyor). Yıllarca tarikata hizmet eden
                 birinin sonu böyle mi olacaktı!
          dedi. Sonra orada bekleşen yedi sekiz kişi dergâha gittik. Salon tık-
          lım tıklım doluydu ve salonda bir sessizlik hâkimdi. Salona girenler
          uygun bir yer bulup oturdular. Biz de en son girdik. Efendim Haz-
          retleri’nin eliyle  işaret  ettiği  yere,  onun  yakınına  oturduk.  Biraz
          sükûttan sonra:
              ˗  Şahin Bey’in hastalığını Ereğli’de mi duydun, burada mı?
          buyurdular. Biz de burada duyduğumuzu söyledik. Efendim Hazret-
          leri sonra:
   135   136   137   138   139   140   141   142   143   144   145