Page 145 - Gülden Bülbüllere Tasarruf - Abdurrahim Reyhan Erzincanî
P. 145

Tasarruf                                                133

              ˗  Ben Bayburtlu Dede Paşa Hazretleri’nin halifesiyim. Ama
                 asıl irşad halifesi İstanbul’dadır. Git, onu bul. O zamanımı-
                 zın kutbudur. Ondan ders al.
          buyurmuş. Bu Ağabey Tepecik’e geliş hikayesini anlatmaya şöyle
          devam etti:
              ˗  Ben de sorarak burayı buldum. Üç gün oldu geleli. Abdur-
                 rahim Efendiden ders aldım. Bana “Biraz Tekke’de kal, çor-
                 basını iç, şifa olur. Sonra memleketine dönersin.” buyurdu.
                 Ben de birkaç gündür buradayım. Burası değişik bir âlem-
                 miş. Allah’ıma çok şükür, bana Efendi Hazretleri’ni tanı-
                 mayı nasip etti.
                 Tepecik’e  her  gidişimizde  bunun  gibi  bize  çok  şey  katan
          muamelelere ve olaylara şahit oluyorduk.
                                      ***
            Üniversitede öğrenciyim. Yaz tatili zamanıydı. Tabii okullar ka-
          palı olduğu için yaz tatilinde memleketime gittim, yani Ankara’da
          yurtta değildim. İşte annemin, babamın yanında yaz tatilini geçiri-
          yordum. Bizim eve Paşam’ın müridlerinden Ali Ayçiçek Ağabey
          Ankara’dan misafir olarak gelmiş. “Bu hafta sonu Ankara’da tevec-
          cüh var.” dedi. Ben de heyecanlandım ve “Öyle mi!”  dedim. Ayçi-
          çek Ağabey “Ha, teveccüh Ankara dışına yasakmış!” dedi. Benim
          içim kıpır kıpır etti. “Ya, ben Ankara’da öğrenciyim. Ne yapsam ne
          etsem de otobüse atlayıp Ankara’ya gitsem!” diye içimden alıp ve-
          riyorum. Gitmek istiyorum, ama “yasakmış” diyorum. Ne yapayım,
          bilemiyorum. Ali Ayçiçek Ağabey’e:
              ˗  Ağabey, yasakmış ama ben Ankara’ya gitsem nasıl olur?
          diye sordum. O da:
              ˗  Ya, sen Ankara’da talebesin, gidersin tabii.
          dedi. Ben de Hazret-i Pir “yasak” dediği hâlde “İyi o zaman, gide-
          yim.” dedim. Ali Ayçiçek Ağabey’e sorup, ondan müsaade alarak
          Ankara’ya gitmek yerine, Efendim ‘Niye geldin?’ diye kızdığı tak-
          dirde, ‘Seni özledim, geldim. Kovarsan kov.’ derim” düşüncesiyle
          gitseydim sorun olmayacaktı. Ben hatamın ne olduğunu sonradan
          anladım.
   140   141   142   143   144   145   146   147   148   149   150