Page 187 - Gülden Bülbüllere Tasarruf - Abdurrahim Reyhan Erzincanî
P. 187
Tasarruf 175
Yaşar Tunç
Sıkıyönetim zamanıydı. Efendim’le birlikte benim araba ile Er-
zincan’a gidiyoruz. Erzincan’a girdik. Buyurdular ki “Vakıf’a mı gi-
delim, yoksa ziyarete mi?” Ben “Siz bilirsiniz” deyince, “Ziyarete
gidelim” dediler. Ziyaretten sonra Vakıf’a geldik ki içeride bir Al-
lah’ın kulu yok! Meğerse arkadaşlar bizi karşılamaya dağa gitmişler.
Ama ne biz onları gördük ne de onlar bizi gördüler. Rahmetli Pişki-
dağlı Ahmet Efendi “Yahu arkadaşlar, Efendim geçti, gelin gide-
lim.” demiş. Ama kimse görmediği için ona inanmamışlar. Neticede
birisi geldi. Efendim ona “Haber salın, gelsinler.” dedi de dağdakiler
geldiler.
***
Efendim Hazretleri Bor’da eniştemlerin (Orkide Kemal) evin-
deydi. Yedi sekiz kişi ders alıyordu. Sıra beşinci veya altıncı kişiye
geldiğinde, Efendim Hazretleri ders alan kişiye “Kabul ettin mi?”
diye sordu. Ders alanın “kabul ettim” der demez çırpınmaya başla-
dığını gördüm. Efendim Hazretleri’nin ders alan kişinin kalbinin
üzerine sağ elinin tersiyle kuvvetlice vurmasıyla birlikte kişinin çır-
pınması sona erdi. Bir seferinde de İncek’teki Vakıf’ta sekiz on kişi
ders alıyordu. Sıra yedinci veya sekizinci kişiye geldiğinde, Efendim
“Senin abdestin var mı?” diye sordu. Ders alan kişi abdestinin olma-
dığını söyledi. O kişiye “Kalk git, abdest al da gel!” dedi.
***
Efendim Hazretleri’ni bizim eve yemeğe davet etmiştim, berabe-
rinde on beş kadar ihvanla geldiler. Rahmetli hanım “Sen acemi gibi
iş yapıyorsun. Ya yemekler yetmezse!” diye kızdı. Cumali Tecimer
kardeşimizi pide yaptırmaya yolladık. Yemekler yendi. Her cins ye-
mekten birer kap mutfağa geri geldi. Ben bundan cesaret alarak sa-
lonun kapısında durup “Yemek var! Doymayan varsa otursunlar.”
diye seslenince Efendim Hazretleri yüksek sesle “Doymayan yok.
Oturmayan varsa otursun.” dediler. İş anlaşılmıştı. Demek ki müba-
rek herkesi doyurmuştu.