Page 188 - Gülden Bülbüllere Tasarruf - Abdurrahim Reyhan Erzincanî
P. 188
176 Gülden Bülbüllere
Mustafa Ayaz
Bizde gençlikten kalma bir bel ağrısı vardı. Sene içerisinde defa-
larca rapor alıyoruz, yatıyoruz. Her türlü çareye başvurduk. Zaman
zaman sıcak tutsun diye yünlü kıyafetler giydik, iğneler vurulduk.
Sene 1986, aylardan Temmuz. Dergâhın yanındaki apartmanda
oturuyoruz. Efendim Hazretleri de Erzincan’ı teşrif etti. Tabii biz
yerimizden kalkamıyoruz ki hemen yanı başımızdaki dergâha, Efen-
dim’i ziyarete gidelim! Yazın “vücudum sıcak olsun da bu kaslar
gevşesin” diye böyle kışlık elbiseler giyindim.
Cuma günüydü beni doktora götürdüler. O zamanlar artık özel
muayenehaneye gidiyoruz. Doktor dedi ki:
˗ Size reçete bile yazmıyorum, muayene de etmiyorum.
Derhâl ameliyat olmanız lazım.
Tabii bu hâldeyken zar zor kapıya çıktım. Dergâhın yanındaki
arsanın içinde bir kestirme yol vardı. Tam dergâhın yanındaki arsa-
dan giderken Efendim köşeden çıktı, böyle karşılaştık. Mübarek:
˗ Hocam, nerelerdesin? Görünmüyorsun!
dedi. Ben de zaten bahane arıyordum. Böyle sağlam bir şekilde ağ-
ladım.
˗ Çok hastayım Efendim. Belim ağrıyor, dayanamıyorum.
Eğer uygun görürseniz artık Erzurum’a gideyim.
dedim.
Sonra Erzurum’a gitmek üzere sevk yaptırdım. O gün cuma ol-
duğu için “hafta sonu nöbetçilerin elinde kalmayalım” diye pazartesi
gününü beklemeye karar verdim ve akşam sürüne sürüne dergâha
gittim. Efendim Hazretleri:
˗ Hocam, sevk yaptırdın mı?
diye sordu. Ben:
˗ Yaptırdım Efendim.
dedim. Efendim bu sefer: