Page 193 - Gülden Bülbüllere Tasarruf - Abdurrahim Reyhan Erzincanî
P. 193

Tasarruf                                                181

                                 Çetin Arslan
            1983 yılında ders aldım. Efendim Ankara’da kaldığı zamanlarda
          lütufları ile tıraşlarını ben yapardım. Tıraşın da öyle rutin bir zamanı
          yoktu. Ne zaman olursa beni çağırırlardı. Mustafa Tuğlu Ağabey ya
          da Efendim’e yakın Ağabeyler “Efendim tıraş olacak, ne zaman ge-
          lebilirsin?” diye beni ararlardı. Ben de Efendim’in programı ne za-
          man uygunsa o zaman gider, tıraşını kaldığı yerde yapardım.
            Bir keresinde tıraş esnasında Efendim’e çok yakın Ağabeyleri-
          mizden birisi geldi. Mahrem bir şey konuşmak istemişti. Efendim
          Hazretleri:
              ˗  Tamam, buyur!
          dedi. O Ağabey beni işaret edince Efendim:
              ˗  Yok, o olsun. Sen yine konuş, bir şey olmaz.

          dedi ve sonra bana dönüp:
              ˗  Bir şey söyleme kimseye, tamam mı?

          buyurdu.
              ˗  Başüstüne Efendim.
          dedim. Efendim ile ikisi otuz kırk dakika kadar konuştular. Ben de
          bu arada tıraşa devam etmiştim.
            Aradan çokça zaman geçti. Hazret-i Pir’den sonra o kişi benim
          yanıma geldi ve:
              ˗  Falanca zamanda sen tıraş ederken Efendim’le konuşmuş-
                 tuk. Sen ne konuşulduğunu, Efendim’in bana ne söylediğini,
                 aklında ne kaldıysa anlatır mısın?
          dedi. Ben de:

              ˗  Sadece bir şey aklımda kaldı. Hazret-i Pir bana dönüp “Kim-
                 seye bir şey deme.” dedi. Bunu da sen işittin herhâlde.
          Deyince:

              ˗  Evet.
   188   189   190   191   192   193   194   195   196   197   198