Page 243 - Gülden Bülbüllere Tasarruf - Abdurrahim Reyhan Erzincanî
P. 243
Tasarruf 231
Ahmet Duymuş
Askerden 1985’te terhis oldum. Erzincan’a ve memlekete uğra-
madan Ankara’ya gittim. Hem param yoktu hem de askerde çok ek-
sikliklerim olduğu için Efendim’in huzuruna gitmeye yüzüm yoktu.
Ankara’da 3 ay çalışıp cep harçlığı yaptım, ama moralim bozuktu.
Kafaya koymuştum, “Erzincan’a gideyim de bu moral bozukluğun-
dan kurtulayım.” dedim. Fakat Erzincan’a ancak üç ay sonra gide-
bildim. Eski Tekke’nin etrafında dolanıp durdum. En sonunda bir
cesaret geldi ve harem tarafından bahçe kapısına yanaştım. Tam
elimi uzatıp kapıyı açmak üzere iken Efendim kapıyı açtı ve:
˗ Gel benim efendim.
diyerek beni içeri aldı. Elini öptüm.
˗ Sen otur. Ben mutfağa gidip hemen geliyorum.
dedi. Döndüğünde elindeki bir tepsinin ortasında bir kayık tabak
üzerinde düzgün doğranmış karpuz dilimleri vardı, çatal da karpuz
dilimlerinin üzerindeydi.
˗ Benim efendim! Bu karpuzu ye, için temizlensin. Çekirdek-
ler dahil hiçbir şey bırakmadan sil, süpür. Sen bunu yerken
benim bahçede az bir işim var, onu halledip geliyorum.
dedi.
Artık bende gelmeden önce kafamdaki düşüncelerden eser kal-
mamıştı, Efendim’in söylediklerinden çok mutlu olmuştum. Efen-
dim bahçeden geldi ve oturdu. İçeride Efendim’den ve benden başka
hiç kimse yoktu. Bir anda bana:
˗ Terhis zamanı değil şimdi. Nasıl askerden geliyorum der-
sin?
dedi. Ben de:
˗ Üç ay önce terhis oldum.
dedim. Efendim:
˗ Bu zaman zarfı içinde anne ve babanı görmedin mi?
diye sordu. Ben:
˗ Hayır Efendim.