Page 247 - Gülden Bülbüllere Tasarruf - Abdurrahim Reyhan Erzincanî
P. 247

Tasarruf                                                235

                              Ömer Temel Özhan

            1981 yılının Ramazan Bayramı’nın ikinci günü yatsı namazından
          sonra Abdurrahim Efendim’den ders aldım. O zamanlar Erzincan’ın
          İliç Kazası’nda Askerlik Şube Başkanı olarak askerlik görevimi ya-
          pıyordum.  Ders  aldıktan  bir  hafta  sonra  Efendim’i  ziyaret etmek
          üzere Erzincan’a geldiğim de ikindi vakti biraz geçmişti ve Efendim
          Hazretleri dergâhta sohbet buyuruyordu. İhvan da kalabalıktı. Efen-
          dim bir ara sohbeti keserek bana:
              ˗  Ömer Bey, sen elektrik mühendisisin. Elektrik motoru bo-
                 zuldu, yapar mısın?
          buyurdu. İçimden şöyle düşündüm: “Efendim ne tamiri, ben onun
          aynısını yaparım!” Sonra Efendim kalktı, ben de kalktım. Mutfağa
          doğru gittik. Efendim:
              ˗  İşte Ömer Bey, et makinesi bu!

          dedi. O esnada hiçbir şey söyleyemedim. Kafamda hiçbir bilgi, zi-
          hin, zekâ namına hiçbir şey kalmadı. Öylece sessiz, mahcup bir şe-
          kilde Efendim’le salona geri geldik, oturduk. Efendim sohbete de-
          vam etti. Fakat benim kulaklarım uğulduyordu. “Bu ne idi, neden
          benim başıma geldi?” diye düşünüyordum. Fakat bir türlü anlam ve-
          remiyordum. Hakikatten mesleğimin âşığıydım ve bu konuda kabi-
          liyetliydim. Fakat bir et makinesini tamir edememenin ezikliğini ya-
          şıyordum. O gün bu ruh hâli içinde dergâhtan ayrılıp Askerlik Şu-
          besi’ndeki vazifeme döndüm.
            Aradan bir hafta geçti. Efendim Hazretleri öyle muhabbet vermiş
          ki yerimde duramıyorum. Tekrar Erzincan dergâhına geldim. Ön-
          ceki ziyaretimdeki gibi dergâh ihvanla doluydu ve Efendim sohbet
          buyuruyordu. Yine sohbeti kesip:
              ˗  Ömer Bey, biliyor musun, et makinesinin tamiri için sana-
                 yiden bir çırak geldi, makineyi tamir etti.
          buyurdu. Nefsime de ikinci kez şok dalgası geldi. Kendimi sorgula-
          maya başladım. Sen misin et makinesinin tamirini hafife alıp kendi-
          sini yapabileceğini zanneden? Merhamet ettiler de bu olay vesile-
          siyle varlığımı nefsimden aldılar. O sıra bana düşen şunu söylemek
   242   243   244   245   246   247   248   249   250   251   252