Page 238 - Gülden Bülbüllere Tasarruf - Abdurrahim Reyhan Erzincanî
P. 238
226 Gülden Bülbüllere
hâkimlere yaptırdılar. “Demek ki biz de bir Cumhurbaşka-
nını, Başbakanı karşımıza alıp sorgusunu yapabiliyormu-
şuz!” diye düşündük ve bu yüzden bizde bir gurur, kibir,
enaniyet hasıl oldu. Bu düşünceyi nasıl atabiliriz?
dedi. Bunun üzerine Hazret-i Pir:
˗ Bak Beyim! Büyük şehirlerde hayvanat bahçeleri varmış.
Oralarda tavus kuşları bulunuyormuş. Bu kuşların tüyleri
rengarenk olurmuş. Bu kuşlar kendilerini çok beğenirlermiş.
Tüylerini kabartırlar, hatta kuyruklarını da görmek için ön-
lerine eğilirlermiş. Güzel kuyruklarını daha iyi görebilmek
için biraz daha eğilince de ayaklarını görürlermiş. Ama bu
hayvanların ayakları çok çirkin olurmuş. Onu görünce uta-
nırlar ve kabarıp şişinmekten vazgeçerlermiş. Şimdi sizin de
bizlerin bilmediği, fakat sizin ve Allah’ın bildiği hata, kusur
ve günahlarınız vardır. Siz onları hatırlarsanız o gurur kibir
hâli sizden zail olup gider.
dedi ve belli bir süre devam eden sessizlikten sonra:
˗ Siz yorgunsunuzdur, istirahat edin.
buyurdu. Ben de Hâkim Bey’e fısıltı hâlinde “Horozu soralım mı?”
deyince, Hakim Bey:
˗ Yok, hayır sormayalım. Çarşıya çıkabilir miyiz, onu sora-
lım.
dedi. Efendim’den bir yere gidip gelmek üzere izin aldık ve horozu
da alıp dergâhtan çıktık. Hâkim Bey’in tanıdığı horozcu arkadaşının
evine gittik. Adam çok sevindi ve hemen çay demledi. Hâkim Bey
kısa bir görüşmeden sonra horozu o arkadaşına hediye etti. Arkadaşı
ne olduğunu pek anlayamadı ve “alamam” dedi. Ama Hâkim Bey
ısrar edince “teşekkür edip” kabul etti. Biz de fazla kalmayıp
dergâha döndük ve istirahate çekildik.
O gün gündüz dergâhta kaldık. Akşam sohbetinden sonra ders
alanların arasına Hakim Bey de katılıp Efendim’den ders aldı. Pazar
günü öğle vakti Hazret-i Pir’e: