Page 250 - Gülden Bülbüllere Tasarruf - Abdurrahim Reyhan Erzincanî
P. 250
238 Gülden Bülbüllere
dedim. Çölde susuz kalan bir insanın su bulması gibi o kadar rahat
ettim ki. Sohbetin sonunda hatme yapılacağı için bana “çıkabilirsin”
dediler. Ben de:
˗ Ben buradan çıkmam. Size özgü bir durum varsa kabul edi-
yorum.
dedim. Bunun üzerine ders almamı önerdiler. Ben de ders aldım.
Ders aldıktan sonra ve hatme başlamadan önce Efendim beni sol ta-
rafına alıp hatmeyi tarif etti. Sonra hatme başladı. “El Fatiha” denil-
dikten sonra su dağıtılıyormuş. Efendim’in yanında olduğum için
sol tarafın ilk suyunu bana verdiler ve bardaktaki suyu içtim. Sonra
bardağı uzattım, bardağa yine su doldurdular. Ben “su bana doldu-
ruldu” zannederek o suyu da içtim. Çünkü daha önce böyle bir şey
hiç görmemiştim. Sonra bardağı elimden alıp yanımdakine verdiler.
Meğer suyu içen bardağı yanındakine verecekmiş.
Sonra eve gidip “Ben ders aldım” dedim. O zaman kayınvali-
demle birlikte oturuyorduk. Kayınvalidem bana:
˗ Sen bu geç vakitte ders almışsın. Aklını mı oynatacaksın?
dedi. Fakat bir hafta kadar sonra evdekiler bendeki değişikliği gör-
düler ve “Senin gittiğin yere bizi de götür” dediler.
İşte bu şekilde Efendim bizi sadece kendimize değil tüm ihvan-
lara, sevdiklerimize ve çevremize sefa veren bir âleme dahil etmiş
oldu. Ama hâlâ Erzincan’a tayinimiz sonucunda Mübarek’le karşı-
laşma şerefine nail olmanın şükrünü eda etmekten aciziz.